Azer'in Pazarı
Der ki Sayın İsmet Özel: Ne derler diye kahrolası bir put vardır.
Ve arttırıyorum: Desinler/bilsinler/sevsinler, kibir/küçük görme, ben yaptım/başardım, kıskançlık, cimrilik, korkaklık, merhametsizlik, umutsuzluk, amman rahatım bozulmasıncılık, bir kereden bir şey olmazcılık, onlar eskidenmiş canım çağ atladık biz artıkçılık …
Ve bir daha arttırıyorum: Ev, araba, arsa, eş, çocuk, mevki/makam, para, kredi/faiz, diploma, soy, güzellik/yakışıklılık…
Neyi ki Hakkın rızasının ve sevgisinin önüne koyduysak ona secde etmekteyiz kardeşlerim. Emin olun nefsimi aklayarak söylediğim cümleler değil bunlar.
Hani Sayın Sezai Karakoç diyor ya: Ey Azer’in pazarı sana bir İbrahim lazım! Bana bir İbrahim lazım. İşte o hesap.
Azer kimdir kardeşlerim. İşte mevzu tam da oradadır. Ayet-i Kerime’nin diliyle hatırlayalım:
“İbrahim, babası Âzer'e demişti ki: "Sen putları tanrı mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni ve kavmini açık bir sapıklık içinde görüyorum".(Enam 74)
Azer ortada pazar ortada mal ortada kardeşlerim.
Sahi sizin de aklınıza Hz. Ömer’in acıkınca yedikleri putları hatırlayıp gülüşü gelmiyor mu?
Ha unutmadan bir soru daha: Pazardan aldığınız bir kilo domatese secde eder misiniz?
Fark edelim kardeşlerim. Lütfen fark edelim. Tek kullanımlık bir biletimiz var ve onu bu yalancı ahiret hırsızları için yakmayalım. O gün geldiğinde bize veli olamayacak bu acizlikler için kendimizi ateşe atmayalım.
Eskinin lat, menat, uzza’larının yerini nelerin aldığına uyanalım.
Uyanalım, uyaralım, Hak olana uyalım…
Yanmayalım kardeşlerim. Orada ne kadar kaldığımızı sorduklarında “bir gün ya da ondan daha az bir süre.” diye cevap vereceğimiz bu imtihan yeri için ebedi hayatımızı yakmayalım. Lütfen…
Allah bize hayırların içinde en hayırlısını nasip etsin. (Babacığımın deyimiyle…)
Putperset babasına dahi Babacığım diye hitap eden o Halilullah’ın şefkat ve sabrını da yaratan Yüce Rabbe emanet olalım.
Selamla.
#ismetozel #sezaikarakoc #ibrahim