Fatih KAYHAN Ters Açı

Karar Zamanı Geldi

ABD askerlerinin Irak’tan çekilme takvimi belirlendi. Anlaşmaya göre önce önümüzdeki yıl ABD Irak sokaklarındaki kolluk görevini merkezi yönetime bırakacak. Ardından 2011 yılında ise Irak’tan tamamiyle çekilecek. Tabi 2011 yılında Irak yönetimi ABD’ye “gitme kal ” şarkısını söylemezse!

Bu takvimin belirlenmesi sonucu bölgede yeni gelişmeler kendini göstermeye başladı. K.Irak’ın Irak Merkezi yönetiminden habersiz Bulgaristan’dan 3 uçak dolusu silah ve cephane alması önümüzdeki yıllarda Irak’ın istikrara kavuşmasının zor olacağını göstermekte. Ayrıca K.Irak yönetimi Merkezi yönetiminin bilgisi haricinde petrol şirketleriyle anlaşmalar yapmaya devam ediyor. Buna şiddetle karşı çıkan Merkezi yönetim en son Petrol Bakanı El Şehristani’yi Erbil ile konuyu müzakere etmeye gönderdi. Görüşmeden bir sonuç çıkar mı bilinmez ama bölgede Kürt-Arap gerginliği hat safhada.Tam bu dönemde Türkiye’nin K.Irak yönetimiyle direk olarak diplomatik diyaloğa başlaması yada diyaloğa zorlanması ABD ve K.Irak yönetiminin ABD birliklerinin bölgeden çekilmesi sonrası gelişmeleri şimdiden düşündüğünün bir göstergesi.

Detaya inersek, ABD bölgeden çekildiği zaman K.Irak’ı savunmasız bırakmamak adına Türkiye’ye bir nevi hamilik görevi vermeyi düşündüğü tahmin edilmekte. Irak’ta şuan itibariyle 3 ana grup mevcut.Sünni Araplar,Şii Araplar ve Kürtler.Dikkat ederseniz bizler bile Irak’ı analiz ederken Arapları Sünni ve Şii diye 2’ye bölüyor,Kürtleri ise Sünni olmasına rağmen tek bir grup olarak belirtiyoruz.Bu da ABD’nin Bölgede yaptığı etnik ve mezhebi gruplaşmada maalesef ne kadar başarılı olduğunu göstermekte.Türkmenler ise bölgedeki tüm denklemlerde bir nevi etkisiz eleman.Bu da bizim bölgede 20 yıldan beri uyuduğumuzun göstergesi.Neyse…

Her grup arkasını bir dış güce bağlamış durumda.Sünni Araplar Suudi Arabistan,Suriye ve Ürdün’den destek almaya çalışıyor.Ancak yetersiz.Şii Araplar ise İran’dan destek almaya devam ediyor.K.Irak Kürtlerinin ise kimden destek aldığı malum.Türkiye ise bu grupların tümüyle temas etmeye çalışıyor.Sünni Araplarla zaten iyi olan ilişkilere ek olarak son yıllarda Şii Araplarla da temasa başlamış olmasıyla iyi bir denge gözetilmiş oldu.Sadece K.Irak yönetimiyle arası bozuk olan Türkiye son 3 aydan beri bu grupla da alt düzeyde de olsa diplomatik ilişkiye başlamış oldu.Peki içimizi yakan Aktütün saldırısının bu konuyla ilişkisi var mı? Kesin olarak bir delilimiz yok. Ama hain saldırı sonrası medyada PKK problemi çözümünün ancak K.Irak yönetimiyle yakınlaşmayla sağlanabileceği tezleri dikkatinizi çekmiştir. Gerçekten de bu saldırı sonrası Ankara K.Irak yönetimiyle doğrudan görüşmelere başlanabileceği söylemine başladı ve alt düzeyde görüşmeler yapıldı. Aynı zamanlarda K.Irak bölgesel yönetimi Neçirvan Barzani’den Türkiye ile yapılacak görüşmelere yönelik pembe mesajlar verildiğini hatırlıyoruz. İddaları özetlersek; ABD, PKK Kartını kullanarak Ankara’yı K.Irak ile doğrudan görüşmelere itmiş oldu. Böylece ABD bölgede en önemli müttefiki K.Irak Kürtlerini sağlam bir hamiye teslim etmek istemektedir. Görülen plan bu.

Türkiye ise bu plana karşı yeni adımlar atmalı. ABD sonrası bölgede yaşanması muhtemel iç savaşta (inşallah olmaz) Türkiye Araplar tarafında mı yoksa K.Irak Kürtleri tarafında mı olacak? Öncelikle şuan yürüttüğü gibi tüm gruplarla diyaloğa devam etmeli. Ayrıca ABD sonrası muhtemel bir iç savaşı önlemek öncelikli stratejisi olmalı.Bu iç savaşı önlemeyeceğini öngörüyorsa bölgedeki önemli aktörlerin de elini taşın altına koymasını gerektirecek adımlar atmalıyız.Önce K.Irak yönetimi şartsız olarak PKK’nın tasfiye edilmesine yardım etmesi için zorlanmalı.Ardından ABD ve İsrail’in yönlendirmesine zıt olarak S.Arabistan,İran ve Suriye ile birlikte sivillere zarar gelmeyecek şekilde K.Irak’ı köşeye sıkıştıracak hamleler yapılmalı.Bu ülkelerden yeterli destek alınmazsa son çare olarak askerimizin K.Irak’a daimi olarak konuşlanması planı göz ardı edilmemeli.

Bu görüşüm çok şahin gelebilir ama artık askerimizin K.Irak’a kalıcı olarak girmesinin zamanı gelmiştir.Bölge 2003 yılındaki ABD işgaliyle geri dönülmesi zor bir döneme girmiş oldu.Bölgeyi etnik ve dini olarak bölmeyi başaran ABD yaptığı planların tutmaması üzerine geri çekiliyor.Bu geri çekilme yaşanırken artık Türkiye’nin dar bir dış politika hedefiyle davranması kabul edilemez.Kerkük,Musul ve Erbil’de ABD sonrası yaşanacak iç çatışmaları ancak Türkiye önleyebilir teziyle bu bölgeye askeri birliklerimizin gönderilmesinin tam zamanıdır.Irak ile ilgili hedefimiz bu olmalıdır.Bu hedef emperyal hislerin gereği değil Ülkemizin ya hep ya hiç durumuna geldiği için gereklidir.Irak ile ilgili hiçbir adım atmadığımız zaman bölgede PKK cirit atmaya devam edecek.Muhtemel bir iç savaşta ABD,İngiliz,İsrail ve İran casusları bölgede at koşturacak ve sonuçta Türkiye’miz istemediği sonuçlarla yüz yüze kalacak.Bu duruma dur diyelim mi yoksa yine biz içerde kısır çatışmalarla birbirimizi mi yiyelim?Karar Ankara’nın

Selamlar

Fatih KAYHAN