AHLAKIN GEREKLİLİĞİ
Ahlak, kabaca, “kişilerin davranış tarzı, huyu” olarak tarif edilir. İyi ahlaktan bahsedilebileceği gibi kötü ahlaktan da bahsedilebilir. Ahlak, insan karakteriyle ilgilidir; kişiliğin önemli bir parçasıdır.
Ahlak kuralları, toplumsal kurallardan biridir; insan davranışlarını düzenler, davranışlara yön verir. Dünyayı cennete çevirmek veya aksine cehenneme çevirmek insana, insanın yaptıklarına ve yapacaklarına bağlıdır. “Zaman kötüdür” veya “dünya kötüdür” gibi sözler doğru değildir; bunlar, birer ucuz bahanedir, mazerettir; kötü olan ve kötülük yapan zaman veya dünya değil insandır. İstenirse daha iyi, daha yaşanılır bir dünya/ toplum mümkündür; bu, ahlakla olur; ahlaklı olmayla olur.
Ahlakın kaynağı, büyük ölçüde dinlerdir. Dinlerin hemen tamamı, ahlaklı olmayı öğütler. Felsefe tarihinde akılcı, laik ahlak kurma çabaları da olmuştur. Birçok filozof, ahlak üzerine düşünmüş, ahlakın gerekliliği üzerine konuşmalar yapmış, yazılar yazmıştır. Psikolog ve pedagoglara göre ahlak, insan kişiliğinin gelişimiyle ilgilidir, gelişim sürecine, olgunlaşmaya bağlıdır.
Günümüzde, ahlaktan ziyade etikten bahsedilir olmuştur. Etik, ahlaka göre daha dar kapsamlıdır; etik, “mesleki ahlak, meslek ahlakı” olarak tarif edilir. Etik, kısmen çıkara dayalıdır; karşılıklı çıkarları gözeterek iyi, sorumlu davranmaktır.
Hz. Muhammed, “İslam, güzel ahlaktır” buyurmuş, “Babanın, evladına bırakacağı en güzel miras, güzel ahlaktır” demiş, “Sizin en iyiniz, ahlakı en iyi olanınızdır” sözüyle iyi insan modelini tarif etmiştir. Din, sadece ibadet değil aynı zamanda ahlaktır; bu hakikat, unutulmamalıdır. İnsan, sadece yaptığı ibadetlerle cennete gidemez; iyi ahlak ve Allah rızası, Allah’ın izni de gereklidir.
Güzel ahlak, dünyayı cennete çevirir; insanı, cennete götürür. Atalarımız, “güzellik, yüz güzelliği değil ahlak güzelliğidir; yüz güzelliğine doyulur, ahlak güzelliğine doyulmaz”, demişler. Boşuna dememişler! Ahlakı güzel olan, her yaşta güzeldir.
İslam ahlakının temelinde helal – haram, sevap –günah kavramları vardır. Haram, her zaman ve her yerde haramdır. Ahlak kuralları, zamana/ mekana bağlı değildir; zamanla ve mekanla sınırlı değildir. İnsanın istekleri, arzuları, hevesleri, iradesi, doğası, yapısı… her ne ise ilkçağlarda da vardı, şimdi de var ve aynı; insanın doğası ilkçağdan günümüze kadar değişmemiş, hep aynı kalmıştır. Ahlak, insan içindir; insanı frenlemek içindir. İnsanı frenlemek, kötülükleri önlemek içindir. Aşırı özgürlük, sorumsuzluk ve rahatsızlık doğurur. Bu sebeple aşırı özgürlüğe hoş bakılmaz.
İslam, iyiliği emreder, kötülüğü yasaklar. “Müslüman, elinden ve dilinden emin olunan kimsedir”, öyle olmalıdır. Bu, zor değildir. Hz. Muhammed’in unvanı, “emin”di; o, güvenilir kişiydi. Üstelik ona bu sıfatı, peygamberlikten önce vermişlerdi.
Ahlakın yozlaştığı, ahlakın olmadığı bir yerde tatsızlık, haksızlık, rahatsızlık olur. Ahlak, insana saygıdır; nezakettir, sevgidir, huzurdur.
Ahlakın eleştirilmesi, anarşi doğurur; ahlaklıyı küçümsemek, kaos doğurur.
Ahlakı red edenlere söylenebilecek son söz şu olabilir: “Sana nasıl davranılmasını istiyorsan sen de başkalarına öyle davran. Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi sen de başkasına yapma!” Ahlakın olmadığı bir yerde kanunlar yetersiz kalır. Yapılan her işin en güzel şahidi, vicdandır. Vicdanları sık sık yoklamak, yoklayabilmek dileğiyle!
#ahlak #vicdan #iyilik-gereklilik-midir