Beö ve 40 yıl sonra buluşmak
Bolu Erkek Öğretmen Okul (BEÖO) 1948 yılında bu adla açıldıktan sonra ilk mezunlarını 1951-1952 döneminde vermiş.1974 yılında kadar Eğitim sistemimizde pek çok değişiklik olduğu için, dönemin özelliklerini de burada belirtmekte fayda görüyorum.
Öncelikle 1975 yılına kadar İlkokul- Ortaokul yanında Ortaöğretim kurumları şimdikinden farklı adlandırılıyordu. Genel liseler aynı şekilde “Lise”adıyla adlandırılırken,
Diğerleri “Erkek Öğretmen Okulu-Kız Öğretmen Okulu- Erkek Sanat Okulu ,İmam Hatip Okulu-Tarım Meslek Okulu-Sağlık Okulu-Kız Sanat Okulu .. “ olarak adlandırılırdı. Bunlar Lise Dengi Ortaöğretim Kurumları idi. Okullar kıyafetleri,özellikle şapkalarındaki şeritten kolaylıkla anlaşılırdı. Çünkü, büyük şehirlerin ünlü okulları haricinde “okul arması “ yaygın değildi. Şeritler: Öğretmen okullarında “eflatun”,ortaokul ve Liselerde “sarı”, Kız ve Erkek Sanat Okullarında “yeşil”,İmam –Hatip Okullarında “beyaz”,Ticaret Liselerinde “Bordo”Sağlık ve Ebe-Hemşire Okullarında”mavi” olarak belirlenmişti. Aynı zamanda sporcu formalarında bu renkler hakimdi. Renkler ,takımlarda olduğu gibi slogan olarak kullanılırdı. Yatılı okullarda okuyanlar tek tip elbise,ayakkabı ve kravatlarıyla belirginleşirlerdi. Bazılarının aynı adla bağımsız Ortaokulu, bazılarının da bünyesinde Ortaokul kısmı mevcut idi. Belirttiğimiz üzere o zaman orta okul ve liselerde kız-erkek şapka giyme mecburi idi. Her halde en son kasabalarda terk edilmek üzere 70’li yıllara kadar böyle devam ettiğini biliyorum. Son sınıfta artık şapka giymediğimizi hatırlıyorum. Kız öğrenci formaları da okullara göre farklılık gösterirdi. Kıyafetlerde lacivert renk ağırlıklı idi. Özellikle yatılı öğrenciler Sümerbank tarafından Beykoz’da üretilen siyah kösele ayakkabıları ve tek tip kıyafetleri ile kolayca tanınırdı.
Kolej adıyla anılanlar (Maarif koleji-Polis Koleji), Enstitü( Kız Enstitüsü) denilenler de vardı. 1975’den sonra Genel Liseler- Fen Liseleri-Ticaret Liseleri yanında Meslek Okulları da “Lise” adını aldı. Anadolu liseleri ve Genel Lise bünyesindeki Yabancı Dil Ağırlıklı Liseler daha sonra açıldı.1990’lı yıllardan sonra Anadolu lisesi,YDA Lise ve Sağlık Meslek Lisesi açmak ve istemek, pek çoğunun adının başına “Anadolu” eklemek modası başladı ve süratle yaygınlaştı.”Anadolu “ terimi hiç alakası ve benzeşmesi,yakınlığı olmamasına rağmen “İngilizce Eğitim Veren...”anlamında kullanılıyordu. Her türden pek çok okulumuz böyle adlandırıldı. Hala bu unvanları devam etmektedir. İyi ki bu yarış şeklindeki modanın hevesine kapılıp,biraz daha ileri giderek “Anadolu Belediyesi”, ”Anadolu Kaymakamlığı”,”Anadolu Sağlık Ocağı”,Anadolu Orman İşletmesi... şeklinde, bu kurumlarımız için tuhaf ve yersiz olacak adlar kullanmaya kalkışmadık. Ne bileyim, güzel Türkçemiz varken, zorlandığımız ingilizce ile eğitim-öğretim yapmanın mantığı nasıl açıklanabilir.
Bilindiği gibi o zaman İlkokullar tamamen bağımsızdı ve 5 yıldan ibaret ve zorunlu okullar idi .Ortaokullar bağımsız veya Lise bünyesinde eğitim-Öğretim yapıyordu.
Çoğu alt kademe meslek sahipleri İlkokul mezunu olduğundan,ortaokul mezunları orta derece ilçe yöneticisi olma hakkına sahipti. Lise mezunu olmak bir ayrıcalık gibi idi. Yüksek okul,hele de Üniversite mezunlarını küçük yerleşimlerde çok az sayıda görebilirdik. Düşünün ki, bir ilçede Kaymakam,Doktor,hakim ve savcı,Ortaokul öğretmeni dışında Yüksek okul mezunu göremezdik. Lise dengi olup,Ortaokuldan sonra “3 yıllık” veya İlkokuldan sonra “ 6 yıllık“ Öğretmen Okulunu bitirenler 18-19 yaşlarında “İlkokul sınıf öğretmeni” olarak göreve başlarlardı. Hatta bazı arkadaşlarımız “18 yaşını” doldurmadığı için maaş alamama durumu ile karşılaşırlardı. Sağlık Memurları-Hemşireler -İmamlar aynı şekilde Lise dengi meslek okul bitiminde resmen devlet memuru olarak görev alırlardı.
Bolu Erkek İlköğretmen Okulu da Ortaokul üstü üç yıllık eğitim veren Lise dengi Meslek okulu idi. 1948 yılında kurulmuş ve ilk mezunlarını 1950-51 döneminde vermiş.
1965-1966 dönemlerinden itibaren öğrenci sayısında iki katından fazla artış oldu.1100 civarında yatılı erkek , kalanı erkek ve kız gündüzlü öğrenci olmak üzere 1300 öğrencisi bulunuyordu. Ben de aynı dönemde bu okulun öğrencisi idim. Okulumuza , Bolu (Şimdiki Düzce İli dahil) ,Zonguldak (Şimdiki Bartın ve Karabük İlleri dahil) ,Sakarya ,Kocaeli ve Bilecik illerinde öğrenim gören Ortaokul mezunları sınavla alınıyordu. Hiç unutmam, test şeklindeki sınavı ilk defa burada duymuştum. Yine, mezun olduğum Mudurnu ortaokulun da en çok “C” şubesi mevcutken, 1-N,1-P, 1R ve 1-S şubeleriyle karşılaşmak bana çok farklı ve şaşırtıcı gelmişti. BEÖO mezun olduğumuz sene son sınıfların son şubesi “3K “idi. Mezun olduğumuz sene aklımda kaldığı kadarıyla 346 mezunla Türkiye’nin en çok mezun veren okulu olmuştu. Bu durumu zamanın gazete haberlerinde okumuştum. Uzun yıllar en çok öğrenci mezun etmekle meşhur olmuş Ankara Hasanoğlan İlköğretmen Okulu bile 250’ye yakın mezunda kalmıştı.
Okulumuzdaki disiplini,öğretmenlerimizin gayretlerini, becerilerini, öğrenciler arasındaki birlik ve beraberliği, dayanışmayı,kültürel ve sportif etkinliklerin sürekliliğini asla unutmak mümkün değildi. Futbol,voleybol,basketbol,atletizm,boks,güreş,disk atma, kasa-minder ve Traplende jimnastik hareketleri en etkin spor faaliyetleri idi. Okulumuz çok sayıda sportif faaliyete katılırdı. Okullararası spor müsabakalarının tadı bir başka idi. Sinema için sadece hafta sonu Cumartesi öğleden sonra gece 21.oo kadar izin veriliyordu. İzin konusunda sürelere harfiyen uyma zorunluluğu vardı. Okul yönetimi buna titizlik göstermeyi alışkanlık haline getirmişti ki, bunu her öğrenci iyi bilirdi.
Spor müsabakalarının yanında, kültürel faaliyet ve yarışmalar önemli yer tutardı. Yine Öğretmen Okullarının kutlama günü olan 16 Mart’ın ayrı bir özelliği vardı.16 Mart 1848 yılında açılan öğretmen okulları günü öğrencilerin hazırladığı ilgi çekici proğramlarla kutlanırdı. 12 Eylül askeri yönetimince zorunlu hale getirilen Öğretmenler günü yerine 1981 önce sadece “Öğretmen Okulları Günü” gündemde bulunuyordu.
Öğretmen Okulu hatıralarımız, unutamayacağımız hoş günler,diğer anılar o kadar çok ki, bunları bir defa da dile getirmek mümkün olmayacak. Kaldığımız yerden olmak üzere yazı serimize devam edeceğiz. Unutmadan söylemek gerekecek, bu hatıraları birlikte yaşadığımız çok sayıda arkadaşımız yakın çevremizde yaşamaktadır.Geyve-Pamukova ve Taraklı’da görev yapıp emekliye ayrılmış veya halen çalışan öğretmenlerimizin önemli bir bölümü BEÖO mezunudur. Yazı serimizde anlatılanları hep birlikte yaşadık. Çok gerilerde bıraktığımız anılarımızı hatırlarken,40 yıl sonra gerçekleşen 2008 23 Mayısında Amasra’da buluşması notlarımızla yazımızı tamamlayacağız. Yeniden buluşmak üzere #