Mustafa Hamdullah ERGİN
Hasbihal
Kanara'laşmışlar
Kanara'laşmışlar
Her gün mutlaka yeni bir şeyler duyuyoruz. Boyalı basın sağ olsun. Darbeler yapıyor, iktidardakini alaşağı ediyor. Hiç durmuyor, devamlı bir şeyler üretip, senaryolar yazıyor. Senaryoların oynanmasını ortaya sunuyor ve zorluyor. Bunu oynayın diye.
Kötü rolün oyuncuları hazır ve her dönem,her devirde var zaten.Söylemeğe ne hacet.İyinin de Milliyet’i yok,Kötü’nün de Milliyet’i yok.Amma kötüye baktığınız zaman kendini iyi rolde zannediyor.Aslında en üst düzeyde ahlaksız,seviyesiz,Vatan Haini,damarlarında Müslüman Türk kanı dolaşmıyor.
Yıllar evvelinden anlatacağımız bir hikâyemiz var. Sizlere anlatmak istediğim, sizlerle paylaşmak istediğim.
Milletvekili aday adayları. Köy, köy ve semt semt dolaşıp oy isterler. Yine böyle Propaganda için gittikleri köyün birinde yaşlı bir amcanın her gelen, Milletvekili aday aday’ına “Bunlar Kanaralaşmışlardır”der.
Bir gün bu yaşlı Amca’ya nedir bu kanaralaşmak ?diye sorarlar.Yaşlı Amca anlatmağa başlar:
Köyün birinde ağanın birinin davar sürüsü vardır. Adam yaşlanınca evlatlarını yanına çağırır ve onlara” Ben artık yaşlandım. Davarla uğraşacak durumum yok. Davar sürüsünü sizlere teslim ediyorum.”.der.
Çocuklar alır Davar sürüsünü gütmeğe başlarlar. Aradan zaman geçer. Bir gün içlerinde en sağlıklı ve güçlü olan bir Koç veya Koyun kaybolur. Ararlar tararlar amma bir türlü bulamazlar. Akşam olunca eve gelip durumu Babalarına arz ederler.
Baba yaşı itibariyle daha tecrübeli olduğu için,filan yerdeki uçurumun dibine baktınız mı?Filan yerdeki Mağaraya baktınız mı?Şuradaki ormanın içine baktınız mı?diye evlatlarına sorunca;Söylediğin yerlerin hepsine baktık.derler.
Tecrübeli olan Baba düşünür ve Köpeklere bakarak “Bunlar Kanaralaşmışlardır.”der. Köpeklerin tamamını İTLAF etmelerini söyler. Çocuklar, Köpekleri İTLAF ederler.
Evlatlarını başka bir yerde ikamet eden bir sürü sahibinin yanına gönderir ve ondan yavru Köpek alıp getirmelerini ister.Yavru Köpekleri alıp getirirler.Yavrular büyür ve Davar sürüsünün yanında gelip giderler.
Aradan bir zaman geçtikten sonra yine bir gün sürünün içinden sağlıklı bir koç veya Koyun kaybolur. Çocuklar yine ararlar, tararlar amma bir türlü bulamazlar. Yine durumu gelip yaşlı ve tecrübeli, Babalarına anlatırlar. Baba yine sorar: Şuraya şuraya, şu mağaraya, şu kovuğa, filan yerdeki uçurumun dibine, baktınız mı? Der. Çocuklar da baktık amma bulamadık. derler.
Tecrübeli Baba, bir sürüye birde Köpeklere bakar. Köpeklerin içinde biri dikkatini çeker. Bu köpek niye ötekilerden farklı. Diye sorunca. Çocuklar şöyle cevap verirler:
Anne ve Babalarını İTLAF ettiğimizde bu köpek henüz yavru idi. Küçük ve sevimliydi. Onu İTLAF etmeğe kıyamadık. Diye. Cevap verirler.
Baba; tecrübesine dayanarak şöyle der: Anne ve babası Koç veya Koyun’u parçalayıp yerken bu yavru idi. Amma büyüklerinin ne yaptığını görüyordu. Küçük olduğu için gücü yetmiyordu. Şimdi büyüdü gücü yeter bir hale gelince ataları gibi saldırgan ve parçalayıcı oldu. Diyen baba sözlerini şöyle bitirir,
Eğer ozaman, bu küçüktür demeyip onu da İTLAF etseydiniz, Diğer Köpeklerde ondan görmemiş olurdu.der.
Bir başka yazımda buluşmak ümidiyle… Kalın Sağlıcakla.
#
