Hiç kendinizle yüzleşmeyi denediniz mi?
Acaba gerçek kul muyuz? Bizlere nasıl emredilmiştir nasıl yapmaktayız? Aynaya baktığımızda görmemiz gereken kişiliği mi yoksa sadece fiziksel yani anatomik yapısıyla bir yaratık mı görürüz?
Dış yapısı insan içyapısı yaratık. Neden iç ve dış yapımız aynı olmaz. Gerçekler, gerçeği yaşamak kabullenmek bu kadar zor mudur? Aslına bakarsak; ne gerçek zordur ne de gerçeği kabullenmek. Eğer dikkat edecek olursak realite bir kendisi için birde başkaları için vardır. Asıl olan ise ikisinin de aynı olmasıdır.
İnsanların kendi için olan realite karşısındakiler için hiçtir. Yani sıfırdır. Kendimiz için olan realitenin başkaları için de bir şey ifade etmesi için; Mevlana ‘ nın ‘Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.’ Dediği gibi olmak gerekir.
Kişinin kendi kendisiyle yüzleşmesi kendini muhakeme edip muhasebeye çekmesi gerekir. Ari olan realite gerçeğin ta kendisidir. Onu bizler giydirip süsler, sarıp sarmalar, tarar, kolyesini yüzüğünü takıp takıştırırız.
Asıl gerçekle de hiçbir zaman yüz yüze gelmek istemeyiz.
Gerçekçi yani realist olmak bizlere korku verir. Çünkü doğrudur. Zira haktır. Ama bizler bunu görmezden geliriz. Hele bir yüz yüze gelelim kendimiz ile.
Bakalım söz veren kul, verdiği sözleri tutmakta mıdır? Yoksa şeytanın iğvasına mı uymaktadır? Veya bulunduğu yere uyum sağlayan bukalemun gibi midir?
Akıllıdan daha üstün akıllı başkalarına akıl danışandır.
mh_ergin@hotmail.com
hamdullahergin@gmail.com