küçük seçimler
Hayatımdaki ilk gerçek seçim, abimle yattığımız yatakta
duvar dibine yatmayı seçtim. ilk resimlerimi bizim köyün tüm çocukları gibi
bende evimizin ahşap duvarlarına çizdim, yetmedi kelimeler karaladım.
Sonra sokakta top oynamakla, okumak arasında bir seçim yapmam gerekti. Ben okumayı
tercih ettim. Harçlıklarımı fotokopici köşelerinde ezdim, iki bardak daha fazla
çekirdek, daha fazla bilye, gofret alabilirdim. Alamadım. Seçimlerimin bir
maliyeti vardı.
Şehrin merkezinde, evimize uzak ilkokula yazılmak benim seçimim değildi. Bazı
şeyleri ben seçemedim. Ama o okulda tanıştığım bir arkadaşımın annesi ilkokulu
bitirir bitirmez vefat etti. Belki bambaşka bir bağlamda tanıyacaktım ölümü. O
vesileyle tanıdım.
Ortaokuldan mezun olunca gideceğim liseyi de seçemedim. Çünkü o zaman İmam Hatipler yedi yıldı ve birlikte idi. Ama lisede, ilk
gençliğime ortak ettiğim tüm arkadaşlarımı kendim seçtim. Okulun en şamata
tayfası olduğumuzu iddia ediyorduk, grubumuz sadece erkeklerden oluşuyordu ve
tam dört yıl boyunca pısırıklıktan başka her şeyi konuştuk bu tayfayla. İyi bir
seçim mi yapmıştık dostlarımızı seçerken, yoksa seçimlerimizin sonuçlarını
lehimize çevirmeyi iyi mi becermiştik, onu tam kestiremiyorum.
Ezberlediğim ve hala unutmadığım şiirler arasında İstiklal marşından sonra :
’Afgan dağlarında kar kucak kucak,
Ne ev kalmış ne bark nede bir ocak,
Bizim evimizde yaz gibi sıcak
Varmak istesen de varamazsın ki
Hala ezberimde olan ezgilerden birisi. Belki de Afgan Rus savaşıyla başladı bizim hangi coğrafyaya ait olduğumuzun farkına varmamız. O gün bu gündür mahallem değişmedi. Hep Mazlum coğrafya da ,mazlumların yanında. Sonra Irak’ın Kuveyt’i işgali, Bosna savaşı Filistin’in işgali Süregelen ve kan gölüne dönen İslam coğrafyası.
Okuduğum ilk roman Yürek Dede ve Padişah. Yürek Dede
sebep oldu Zarifoğlu ile tanışmama. İyi bir seçimdi. Göz ucuyla baktığım İktibas,
İslam vs dergileri bende o dönem ‘Afganistan Çağıltısı’ etkisi yaptılar. Elime
geçen ve esaslı bir yekun tutan ilk parayla kitap almaya karar verdiğimde
kitapçıdaki onca kitabı atlayıp ‘Seyyid Kutup Yoldaki İşaretler ve ‘İskilipli
Atıf neden asıldı’ kitaplarını seçtim. İki kitabı da bir kez olsun açıp
okumadım. O kitapçıda bu kitapları seçmekti asıl olay. Kitapların kendisi
değildi.
Sonra önüme başka kitaplar çıktı. Ben o kitapların arasından İsmet Özel’i ve Cemil
Meriç’i aynı anda seçtim. Meriç’in zihnimde yıktığını İsmet Özel onardı. İsmet
Özel’in zihnimde yaptığı tahribatı ise onarmamayı seçtim. Sadece okumakla
yetinmeyip aynı zamanda bir şeyler yazmayı seçtiğimde, İsmet Özel peşine bir
sürü kişiyi katmış koymuştu karşıma. İnşaatta çalışırken şiir konusunda
yeteneğimi keşfettim. Ama ben şiir ezberlemeyi seçtim. Şiir yazmayı seçtim.
Bu sanat edebiyat işlerini yeterince iyi yapamadığımı düşünmeye başladığımda
şiiri bırakmayı seçtim. Hala sizin yan
sokağınızda kendine bir dünya kuran. vahyin imbiğinden süzülen bilgileri geride
kalanlara tercih eden birisi olarak yaşamaya çalışıyorum. Tercihlerin bir
bedeli var. Neyi niçin yaptığımızı, neye niçin inandığımızı sorgulamak
zorundayız. Her gün kenarından geçtiğiniz yan sokakta verilen kavga bu.
İnsanın hayatında kırmızı çizgileri
olmalı. Sonra köşe başlarına bin bir zahmetle yerleştirdiğimiz miheng taşları. Yoksa
bunlar hayatımızda. Vurgun yediğimiz ilk an anda savrulur gideriz. Allah muhafaza
#