SULTANIN HACCINA VEKİL OLMAK
Osmanlı sultanları, valide ve hanım sultanları, bazı vezirler ve idareciler vekalet yolu ile hac yaptırmakla kalmıyor her sene namlarına hac yapılması için vakıflar tesis ediyorlardı…
Osmanlı sultanları, hanım sultanları ve idarecilerinin bir çoğu her müslüman’a farz olan hac vazifesini umumiyetle vekaleten ifa ettirmişlerdir. O devirde İstanbul-Mekke i Mükerreme arası gidiş-dönüş en az altı aylık bir zaman aldığından, sultanların devlet merkezinden bu kadar uzun süre uzak kalmaları uygun görülmemiş ve ulema onların hac farizalarını vekaleten yaptırabileceklerine dair fetva vermiştir. Bu fetvaya istinaden sultanların yanı sıra valide, hanım sultanlar, bazı vezirler ve idareciler de vekalet yolu ile hac yaptırmakla kalmayıp her sene namlarına hac yapılması için vakıflar tesis etmişlerdir.
Tesis edilen vakıflarda temel şart haccın şartlarını yerine getirmeye muktedir kişilerin bu vazifeyi ifa etmesidir. Dikkat çeken bir diğer husus da vekaleten hac yaptıran şahsın kendisine bir kere farz olan bu ameli vakıflar yolu ile her sene yaptıracak olmasıydı. Osmanlı sultanları içerisinde kendi adına vekaleten hac yapılması maksadıyla vakıf tesis eden ilk padişah Kanuni Sultan Süleyman’dır. Vakfiyeye göre: haccın şartlarını yerine getirmeye muktedir bir kişi her sene 5.000 akçe mukabilinde sultana vekaleten hac yapacak, ilave olarak başta Mescid-i Nebi olmak üzere Haremeyn de bulunan sair mukaddes mekanları ziyaret ederek buralarda dua edecekti.
10 Ramazan 964/24 Temmuz 1557 tarihli vakfiyeye göre, Kanuni’nin oğlu Şehsade Selim; Ehl-i Sünnet itikadında, daha evvel bu farizayı ifa etmiş, iyi ahlaklı bir kişinin kendine vekil olarak hac yapmasını istemiş ve bunun için babası gibi 5.000 akçe tahsis etmiştir. Bu vakfiyede haccın Hanefi Mezhebi’nin esaslarına göre yapılması hususu göze çarpmaktadır.
Mihrimah Sultan ise kendisi için vekaleten hac yapacak üç kişi görevlendirmiş, her birine senelik 6000 akçeden senelik 18.000 akçe tahsis etmiştir.
Nurbanu Sultan ise, Evail-i Safer 990/Şubat 1582 tarihli vakfiyesinde, haccın şartlarını taşıyan iki kişiye iki şer yüz dinar verilmesini, mukabilinde bu kişilerin nefsi için vekaleten hac yapmalarını şart kılmıştır.
Valide Sultan, tayin ettiği bu iki şahsın başka bir vazife almamalarını ve fevkalade bir durum olmadıkça da vazifelerini başkalarına devretmemelerini arzu etmiştir.
Sultan Üçüncü Murat’ın kızı Aişe Sultan,aynı şartlarla vekaleten hac farizasını eda eden bir kişinin İstanbul a dönüp sevabını vakıfenin ruhuna hediye etmesi mukabilinde24.000 akçe tahsis etmiştir.
Osmanlı ve İslam aleminde sanatı ile mümtaz bir makama sahip bulunan ve eseri ile bütün dünyanın haklı takdirine mazhar olan mimar Sinan (895-996/1490-1588), bir çok Osmanlı vakıfı gibi kendisi için vekaleten hac yapılması için vakfiyesinde bu işe layık bir kimseye günlüğü beş akçeden, senelik 1825 akçe tahsis etmiştir. Zal Mahmut Paşa da vefatından sonra vekaleten hac yapacaklar için para ayırmıştır.
Bu mevzuya verebilecegimiz son misal yukarıdakilerden farklıdır. Yemen Fatihi Sinan Paşa 978/1571 tarihinde hac farizasını bizzat eda etmiş olmasına ragmen tesis ettiği vakfından vekaleten hac yapılması maksadıyla da tahsisatta bulunmuştur. Buna göre Medine ahalisinden dört kişi, dörder bin akçe mukabilinde merhum vakıfa vekaleten hac farizasını her yıl yerine getirecekti.