İçine Asker Kaçmιş Adamlar!
Ve memlekette en ufak bir tartιşma bile olmadan „ne şiş yansιn ne kebap“ kabilinden ülke yönetilir yahutta yönetiliyor „muş“ gibi yapιlιrdι. Renksiz ve kokusuz sağ iktidarlar kendilerine tanιnmιş olan bu daracιk alandan hiç rahatsιz olmazlar etraflarιna mavi boncuk üstü „eşantiyon ihaleler“ vererek işi götürürlerdi. Bu arada olan millete olur. Fakirlikten inin inim inleyen insanlar biraz daha fakirleştirilir. Zenginler daha bir zenginleştirilir. Hulasa bu kιsιr döngü sür-git devam ettirilirdi.
Bir ara merhum Özal bu fasit daireyi kιrmak için hamle yapmak istediyse de mâlesef başarιlι olamadι. Sonunda merhum Erbakan bu konuda çok cesur adιmlar attι. Fakat onun iktidarι oldukça zayιf olduğundan bütün „mutlu ve putlu azιnlιk“ biraraya gelerek üniformalιlara müracaat ederek bu güzel girişimin „akim“ kalmasιnι temin ettiler. Ancak böylesi bir fasit dairenin bin yιl daha sürmesi akla ziyan bir anlayιştι. Öyle ya artιk 1940`larιn Türkiyesinde değildik. Ama birileri kendi âli menfaatlerini korumak uğruna bu yolda ellerinden gelen herşeyi yapmaya and içmişti.
Nitekim sonunda millet 3 kasιm 2002 tarihinde olaya el koydu. Ve kendisinin bizzatihi iktidar olma kararlιlιğιnda olduğunu göstermiş oldu. Ancak iyi saatte olsunlarιn millete iktidarι teslim etmek gibi bir niyetleri yoktu. Daha hükümet işbaşιna gelir gelmez kapalι kapιlar ardιnda „sιrtιnda üniforma olanlar ile içine üniforma kaçmιş olan millet düşmanι“ güçler el-ele vererek „darbe“ planlarι yapmaya başladιlar. Ancak bu defa karşιlarιnda topyekun milleti buldular. Milletin seçip işbaşιna getirdiği Tayyib Erdoğan milletin emanetine sahip çιkmak için “kefen” giyerek siyasete girdiğini belirterek neye mal olursa olsun bu emanete sadakatten asla vazgeçmeyeceği iradesini ortaya koydu ve netice de ülkede meydana getirilen „onca kaos ve absürd senaryoya“ rağmen memleketi selâmete çιkarma noktasιnda büyük bir başarιya imza attι.
Bir kaç kez teşebbüs edilen darbe eylemleri sonunda soruşturmanιn konusu haline getirildi ve eylül 2010 tarihli referandumdan sonra „askeri vesayetin“ önü alιnmιş oldu. Yani o tarihten itibaren siyasete ayar verme noktasιnda üniformalι zevattan ses çιkmadι. Ben de çoğunluk gibi tam da şimdi „demokratik“ bir ülke olacağιz diye sevinirken bir de baktιk ki bu defa sokak oyunlarι devreye sokuluyor. Bir kaç çapulcuyu yedeğine alan partili partisiz muhalifler sokaklarda kan dökerek, yağmalama yaparak iktidara diz çöktürmeyi denemeye koyuldular. Ancak dirayetli Başbakan bu olaylarda yer alan „çapulcularι“ kιsa zamanda deşire etti ve millet bir kez daha davasιna sahip çιkarak sokak eşkιyasιna pabuç bιrakmayacağιnι ispatladι. İçerden harekete geçen muhalif ordular istedikleri sonucu alamayιnca bu defa dιşardan yardιm istediler. Bu yardιm elbette ki istihbaratçιlarιn yapabileceği bir şeydi. Onlar zaten lojistik destek veriyorlar ama bir türlü yeterli olmuyordu. Neticede son çare olarak 40 yιldan bu yana besleyip büyütüp yeşerttikleri ve devletin kιlcal damarlarιna kadar soktuklarι „din baronu“ önderliğindeki „İsrail muhibleri cemiyetinin“ elemanlarιna talimat verip işi bitirmelerini istediler. ABD merkezli ama İsrail kaynaklι bu yasa ve hukuk dinlemez marjinal ve „din soslu haşhaşiler“ kιsa zamanda ülkeyi kaosa sürüklemek için en olmadιk „iftira ve yalanlarla“ memleketi yangιn yerine çevirmek için her türlü gayr-i meşru yollara da tevessül ederek büyük bir yιkιm harekâtι başlattιlar. Bu gözü dönmüş yιkιm cephesi memlekete bazι kayιplar bile verdirdi. Ancak 30 mart tarihinde millet kendisini har şartta savunan „yiğit ve uzun adamι“ bir kez daha destekleyerek bu tavşan postuna bürünmüş çakal sürüsüne öyle bir şamar attι ki Pensilvanyadaki çiftliğin camlarι kιrιldι. Camdan evi olanlarιn başkalarιnιn evini taşlamasι ne kadar da ahmakça bir yaklaşιm.
Devletin içine çöreklenmiş terör ve tedhiş yanlιsι militanlarιn bu yenilgi ile pes edecekleri düşünülmüyordu, nitekim öyle oldu. Son kozlarιnι da oynayacaklar. Şimdi bütün projeksiyonlar 10 ağustos tarihine çevrilmiş durumda. Askerlerden umudu kesen bu „ahlâk ve yasa tanιmayan alçak güruh“ netice de polis ve savcι tezgâhι da işe yaramayιnca bu defa „kara cübbeli“ adamlarιnι devreye soktu.
Kara Cübbeli Karanlιk Adamlar
Bazι insanlar oturduklarι koltuğa değer katarken bazι değersiz insanlar da otuduklarι koltuğun değerini katιk ederler. Hani şu bizim Nasreddin Hoca`nιn „ye kürküm ye“ darbι meseli gibi.
Önce Anayasa Mahkemesi(Partisi) genel Başkanι seçilmiş insanlarι davet edip ondan sonrada onlarι kürsüden „haşlamaya ve hatta dövmeye“ kalkιştι. Kara cübbenin arkasιna sιğιnarak belaltι vurmaya çalιştι. Seçilmişlere karşι çok büyük bir edepsizlik yaparak kendi egosunu tatmine yöneldi.
Çok geçmedi bu defa daha önce „halksιz Cumhuriyet partisinde“ parti meclisi üyesi olan ve şöhretlice de bir soyadιna sahip olan Metin Feyzioğlu denen adam müsveddesi kendisine nezaketen verilen 20 dakikalιk süreyi bile isteye aşmιş ve „edepsizce“ bir konuşma yaparak sabιrlarι kasten zorlamιş ve sonunda „zιlgιtι“ yemiştir. İçine asker kaçmιş bir adam havasιnda ve „arogant“ bir şekilde sadece konuşmayan aynι zamanda hakarete varan bir konuşmayι devlet erkânιnιn gözünün içine baka-baka seslendiren bu „edep fukarasι“ zavallι herife Başbakan tamamen o anda gelişen ve canιna tak ettiği için yerinden kalkmιş ve haddini bildirmiştir. İşte budur Başbakan. Gelene ağam gidene paşam diyen Başbakanlar dönemi kapanmιştιr. Siz halâ anlamadιnιz mι?
Vallahi şunu bilin ki ne kadar direnirseniz direnin mutlaka bunu öğreneceksiniz. Bu Başbakan öyle bir baro başkanι denen adamιn galiz hakaretlerini „kulak arkasι“ yapacak bir adam değildir. Çünkü o adam gibi adamdιr.
Başbakan tam da milletin hissiyatιna tercüman olacak bir şekilde bu terbiyesiz, yetersiz ve kifayetsiz adama haddini bildirmiştir. Şimdi televizyonlarda „ekran entel ve dantelleri“ yine Başbakana giydirmeye çalιşacaklar. Olsun onlar zaten milletin menfaatlerini değil „müstevlilerin“ menfaatlerini önceliyorlar. Başbakanιn gösterdiği bu „asil“ tavrι en içten duygularla ayakta alkιşlιyorum.
Milletin emanetine sahip çιkanlara selâm olsun.
Baki Selâm ve Saygιlarιmla.
Ömer Erdem
Mainz/Almanya
#