Mesele gezi parkı değil arkadaş. Mesele ülkeyi nasıl karanlığa çekeriz
Salih YALÇINTAŞ
İlk başta “masum” görünen tepkiler zaman içerisinde yerini kırmaya, dökmeye kısacası şiddete bırakmış durumda. Tepkiler “şiddet olmadığı, demokratik olduğu sürece” elbette kimsenin söyleyecek bir sözü olamaz.
Taksim’de uygulanması planlanan projeyi beğenenler de olabilir beğenmeyenler de.
Bu durum hiç kuşkusuz demokrasinin gereğidir.
Ancak Gezi Parkı Projesi bahane edilerek başlayan çevreci eylemler, “yakmaya, yıkmaya, talan etmeye, vurmaya, kırmaya, dökmeye” dönüşmüşse işte burada biraz durup düşünmek gerekir.
Çevrecilik adı altında Taksim merkezli başlayan protestolar, marjinal grupların devreye girmesiyle birlikte belli bazı çevrelerin siyasi iktidara karşı “içlerinde biriktirdikleri kininin” toplu bir şekilde dışavurumunu göstermesine de neden oldu.
Bu ülke geçmişte de aynı oyunlara sahne oldu .
“Kardeş kardeşe kırdırıldı”.
Geçmişte yaşananlar nedeniyle çok ağır bedeller ödendi.
Taksim’deki Gezi Parkı Projesi’ne demokratik yöntemlerle tepkilerini gösterenleri tenzih ederek, karanlık çevrelerin “bugün de yine işbaşında” olduğunu görüyoruz.
Ama bilmelidirler ki onlar da artık bu “karanlık oyunun bir parçası” haline gelmiş durumdalar.
Gezi Parkı eylemleri nedeniyle çıkan olaylarda şu ana kadar “3 vatandaşımız hayatını kaybetmiş” durumda.
Bir televizyon kanalında mikrofonu kapatmayı unutup “Keşke birkaç kişi ölseydi çok güzel olurdu” diyen gözü dönmüş vatan ve millet düşmanlarının ne yazık ki bu istekleri gerçekleşmiş oldu.
15 ağacı bahane edenler 3 vatandaşımızın ölmesine neden oldular.
Gelelim polisin “orantsısız güç” kullanımına yönelik şikayetlere.
Elbette, yaşanan olaylar karşısında polisin vatandaşlara yönelik orantısız güç kullanımı, biber gazı sıkması tasvip edilemez.
Ama tasvip etmediğimiz bir şey daha var.
“Şehirleri hangi gerekçeyle olursa olsun” yasadışı eylemlerle isyan yerine çevirmek, kamu malına zarar vermek, esnafların iş yerlerini tahrip etmek, “ne zamandır demokratik hak olarak değerlendirilmeye başlandı”?
“Sosyal medya”da yazılıp çizilenleri de hep ibretle takip ediyoruz.
Türkiye’yi karanlığa çekmek isteyenler “halkı kışkırtan ifadelerle”, doğruluğu teyit edilmemiş bilgilerle korkunç bir “dezenformasyon” peşindeler.
Başarılı da oldular.
Bu kişiler olayların büyümesine ve bunun sonucunda da 3 vatandaşımızın ölümüne neden oldular.
Ama ne olursa olsun bilmelidirler ki bu kez amaçlarına ulaşamayacaklar.
Türkiye’yi “özledikleri o karanlık günlere” geri döndüremeyecekler.
Demokrasinin ve sağduyunun hakim olduğu Türkiye, bu “oyuna gelmeyecektir”. #