Kadınlar çıldırıyormu ?
Özellikle son zamanlarda bayanların hayatın akışı içersinde kendilerinden beklenmeyen hal ve hareketler içersinde bulunmaları gerçektende beni hayretlere düşürdü.Toplumumuz zaman içersinde biryerlere savrulurken olanları yanlızca seyretmeklemi yetinmemiz lazım?İçinde bulunduğumuz durum kanserli bir hücre gibi toplumumuzun her yerine ve her kesimine yayılırsa bu durum toplumumuzun çöküşünü hızlandırmazmı?
1993 yılında Cemile Ayhan adında bir kadın beline doladığı bir urganın diğer uçlarınıda çocuklarının beline dolayarak kendisini Dicle nehri'nin azgın sularına bıraktı,tabiiki peşindende çocuklarınıda sürükleyerek,üç çocuguyla anne Cemile Ayhan'ın cesedi ertesi günü bulundu.
Sakarya'da Leyla Özkan (34) adlı üç çocuk annesi bir kadın evine bıraktığı ''Anneniz şerefli ve namuslu olarak gidiyor''notundan sonra intihar etmek amacıyla gittiği Sakarya köprüsünden atlarken kendisini engellemek isteyen bir kişiyede ''Çocuklarıma iyi bakın''dedikten sonra kendini Sakarya nehrinin sarı akıntılı sularına bırakır
Cemile'de Leyla Özkan'da yaşamlarını intihar yoluyla sonlandırmayı seçmişlerdi.İkisi arasındaki fark Cemile'nin ölümü seçerken yanında çocuklarınıda götürmesi!Kimbilir o düşüncesinin dumura uğradığı anda ''Ben olmassam çocuklarımın hali nice olur,bu karanlık ve kötülerin egemen, kurt'ların hakim olduğu dünyada onları hiç kimseye yedirmem '' diye mi düşündü? ya Leyla ? Yaşamdan umudunu tamamen kesmiş ve hayatın yaptığı darbeler sonucunda artık dayanamıyacağını anlayınca ,''Ben gidiyorum''dedi,''Ölüme.'' Giderkende iffetine,namusuna,şerefine herhangi bir helal getittirmeden.O Cemil'e gibi yanına çoçuklarını almadan,olur ya kendisine küsen hayatın belki onlara gülebilir ihtimaliyle,son defa ağzından çıkan söz ''çocuklarıma iyi bakın''oldu. Evet- çocuklarıma iyi bakın.Bile bile ölüme atlarken bile.
.Diğer taraftan Konya'da Benal S. adlı bir bayan annesi Sebahat Gülbeyaz'ı (51) boğazını ve kollarını keserek hunharca öldürdükten sonra annesinin cesedini bir kutuya yerleştirir.yakalandığında hiç pişman olmadığınıda beyan eder.
Yine aynı günlerde Ankara'da Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İmmünoloji ve Romatoloji Bilim Dalı öğretim üyesi profesör doktor Ayşe Olcay Tiryaki Hukuk Fakültesinde okuyan kızı Başak Aydıntuğ tarafından boğazı kesilerek öldürülür.Başak ise polise verdiği ifadeden sonra makyajını yapıp kendini güzelleştirir.!!
Ne oluyor bu kadınlarımıza ve kızlarımıza ?Her yıl ''sevgililer günü'' gibi geçiştirilen ''8 mart dünya kadınlar günü''yle,yada laik-kemalist zihniyetin başörtüsü yasağı söylemi üzerinden gerçekleştirmek istedikleri''kadının modernleştirilmesi''gibi safsatalarla bu gibi olumsuzlukları önlemek zor ve de imkansız.
İstatiksel bilgiler ne kadar doğrudur ve fayda verir bilemem ama yapılan bir araştırmaya göre:
Şehirlerde evli kadınların yüzde 18’i, köylerde de yüzde 76’sı eşleri tarafından dövülüyor.
- Kadınların yüzde 57,7’si evliliklerinin ilk gününde şiddetle karşılaşıyor.
- Aile içi suçların yüzde 90’ını kadına karşı işlenen suçlar oluşturuyor
Yine farklı bir araştırmada Diyarbakır Kadın Merkezi (KA - MER) tarafından Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da 13 bin 673 kadın arasında, evlilik kurumuna ilişkin yapılan bir araştırma:.
''Kocasına ve kocasının ailesine karşı çıkan kadınlar, burnu ve parmağı kesilerek cezalandırılabiliyor. Saç kazıma, cinsel organ dağlama, aç bırakma, duyu organlarına kezzap damlatma da yaygın. Kadınlar, sosyal hayattan uzaklaştırılıyor, diğer kadınlara gözdağı veriliyor."
. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) şiddet gören kadınların sağlık durumunu araştırmasına göre ve 24 bin kadının durumunun ele alındığı araştırmada, şiddet gören kadınların hem fiziksel hem de akıl sağlığının bozulduğuna dikkat çekildi.
Araştırmada, eşlerinin veya birlikte yaşadıkları kişinin şiddetine yaşamlarında en az bir kez maruz kalan kadınların, diğerlerine göre çok daha fazla duygusal yıkım ve intihar isteği (3 kat fazla) hissettikleri veya 4 kat fazla intihar girişiminde bulundukları ortaya çıktı.
#
