HİKAYEMİZ SU – SUYUMUZ DA BİR HİKAYE
Hepimiz biliriz; yaşanmış ve yaşanması ihtimal dahilinde, gerçekçi ya da gerçeğe yakın olayların anlatımı "hikaye”dir. Bizim hikayemiz de hakikatin ta kendisi olan, yaşanmış, yeri- yurdu, ismi-cismi ile tanıma tam örnek olan bir hikaye. Su hikayesi...Susuzluğun...tabir caizse, görünüşüne ve seyrine göre neredeyse bir yılan hikayesi. Ancak, diğer hikayelerden farkı, ayrıcalığı; bir benzerinin, hatta emsalinin başka bir yerde yaşanma ihtimalinin olmaması,belki de türü içinde nadir rastlanacak bir özelliği bulunması... Yerel özelliğinden ve geneli kapsamadığından dolayı şimdilik romana dönüşme ihtimali yok ! Çünkü hikayesi bile 6-7 yılık, kimsenin daha uzun beklemeye sabır ve tahammülü kalmaz herhalde !
Hikayemiz geçtiği yer, çok yakın çevremiz, Alifuatpaşa Belde Belediyemize bağlı Parla Tepesinin eteklerinde yer alan, son yerel seçimlerde " Epçeler " adı verilen Mahallenin güney kesimi. Bir biçimde, geniş ve yerleşime uygun bu alan , ihtimal ki 0n yıl kadar öncesinden iyi niyetle ve ileriye dönük düşüncelerle Belediye imar alanı içine alınmış. Buraya kadar her şey normal. Tabi ki, imara açılmadan ve imar kapsamına girmeden önce 15 -20 binanın varlığını da söylersek yaklaşımımız daha yerinde olur. Duyumlarımıza göre,imar öncesi hem Geyve, hem de AFP Belde Belediyemiz buraları kendilerinden saymamışlar, bina sahiplerinin anlatımına göre, inşaat müracatlarına karşı her iki taraftan "Belediye sınırlarımızın dışında,bizi ilgilendirmiyor !" cevabını almışlar. Doğal olarak kendi bildiklerine göre inşaatlarını böylece tamamlamışlar. Yeri gelmişken, Geyve Belediyesi'nin hakkını yemeyelim, buna rağmen bu semtin yerleşmelerine günümüze kadar geldiği şekliyle su hizmetini götürmüş. Bununla yetinmemiş 2007 yılında bile birkaç inşaata aboneliği yapılarak su verilmiş.
Daha sonra Belediyeler arasında nedense sıkı bir rekabet başlamış. “ Şuraya kadar benim ! Yok, buralar benim !.. “ yarışı epey gündemde kalmış ve eski Ankara Caddesi temel ayırım olacak şekilde sınır olmuş. Anılan semt , olduğu gibi AFP Belediyemizin himmet ve himayesine girivermiş. Vatandaşına sahiplenmek ne güzel bir yarış. Görüntü de gayet şık. Yarış olmasını yarış var ortada, beklenir ki hizmet yarışı daha koyu ve hızlı olsun. Eğer hikayemiz hikaye olarak kalırsa, göreceğiz yarışın ne olup olamayacağını... Öyle bir yarış ki 2008 ulaştığımız halde yarışın hırsı hız kesmemiş.Durmak yok,ama hizmete sıra gelmiş mi ? Görelim neler olmuş !
Bu yarış , görenleri ve konut sahibi olmak isteyenleri heveslendirmiş. Bu yarışa hizmet dayanmaz umuduyla arsalar birer birer alınmış.1999 depremi ve İmar konusundaki kat azaltıcı tedbirler etkili olsa da 2001'den sonra imar faaliyetleri hız kazanmış. S.S. Geyve Belde Kooperatifi' de bu kampanyada yerini almış. İnşaat faaliyetine ruhsat alarak 2001 ortasında başlanmış. İnşaatın temel ihtiyaçlarından olmazsa olmazlarından biri "su" olunca, hikayemizin yolculuğu asıl buradan başlamış.
Ortada bir gerekçe var: Beldenin suyu yeterli değil,yeni kaynak arayışlarımız devam ediyor, bu yüzden yeni yerleşimler sabredecek. Gerekçe masum ve makul, ne denir ki ! Kadere razı olup,tankerlerle 20 dairelik sitenin kaba inşaat işleri bitirilmiş. Bekleniyor ki, inşaat yarılanıncaya kadar su gelir,mesele halledilir ! Çünkü bu işin sıkıntısı ve masrafı da ayrı bir dert olmuş. Başlamış umutlar yeşermeye... Bekleyin ! Sabredin ! Düşünmeyin ! Usanmayın!.... Yakında yeni hat gelecek, dertler bitecek ! Umudun yolculuğu asıl buradan başlamış. Teşbihte hata olmaz, bekleyenler, kendimiz dahil tenzih ederim, hani ” Nasrettin Hoca’nın yonca hikayesi...gibi, diken tohumu hikayesi gibi... avutulma moduna uyarmaları istenmiş suzedelerin !” Bu tabir belki de az kullanılmış ve az duyulmuş olabilir. Depremzede, felaketzede, afetzede olduğuna göre haydi haydi “suzede“ olunur. Olmadık desek, kendimizi inkar ederiz. İşte hikayenin içindeyiz. Neden burada yazdım, böyle giderse hikayemiz masala,belki de bilmeye dönüşecek, ihtimal ki kendimiz de inanmayabileceğiz. En iyisi hikaye evresinde eteğimizdeki taşları dökelim,iş ağırlaşmasın. Görünen o ki, yolun zorlu yokuşuna ,tam dik kısmına gelindi. Biz yine hikayemize devam edelim...
Sağ olsunlar, aramanın sonu semeresini vermiş,nihayet aranan su gelmiş 2006 yılında. Başlamış bu iştahla , suya hasret olanların talepleri. Görüşmeler,doğrudan görüşmeler, aracılı görüşmeler, yerel ağırlıklı, sosyal ve siyasi ağırlıklı görüşmeler. Görüşmelerin arasında tek taraflı yazışmalar, yazışmanın karşılığında Belediye olumlu –olumsuz bir cevap verecek diye beyhude bekleyişler. İcraatı hariç bütün cevaplar sözlü veriliyor. Bu cevapları da ilgili-ilgisiz değişik kişilerden öğreniliyor. İşin ilginç yönü, her gelen haberin ve müjdenin farklı olması. Görüşme fırsatı tanınmadığı ve verilen randevuların da çeşitli mazeretlerle ertelenmesi karşısında aracılar vasıtasıyla çözüm yolları aranıyor. Zaten bütün bu arayışlar görüşme imkansızlığından kaynaklandığı halde, gelen cevap enterasan. Enteresan olduğu gibi komik...Nedir bu duyulmasından gına getirilen, temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp, yerli yersiz ve iş olsun kabilinden kandırmaca-aldatmaca-avutmaca sözü : ”- Toplaşsınlar gelsinler,görüşelim !” Halbuki baştan beri o kadar toplaşıldı ki neredeyse top gibi olundu, gel git yuvarlan. Ortada umutlardan başka bir emare yok.
Hikayemizi birkaç cümle ile anlatmak mümkün olabilirdi. Sabır gerektiriyor. Kurumlarımıza ve kişilere saygımızın gereği, düşünüp taşınıp söylemek durumundayız. Bundan dolayı en son söyleyeceğimizi başa almıyoruz,alamıyoruz. Sıkıntımızı alıştıra alıştıra ortaya dökmeye calışyoruz. Diğer taraftan kusurlu sözlerden uzak durmaya da itina ediyoruz.
Ortada imara açılmış ancak, sokak tabelasından başka hiçbir hizmeti tanımayan bir semt var. İmar yolları açılmasa da ,bir gün gelir açılır. Kanolizasyona şimdilik sıra zaten gelmez. Kala kala bir suyumuz kaldı. Artık su da gelmiyorsa gelecek olan nedir ? Geriye ne kalmıştır ?
Belediyeler; bulundukları yerleşimlerin imar faaliyetlerini yürütmek ile yol,su kanalizasyon,park ve bahçe...gibi çok sayıda temel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulmuştur. İhtiyaçlar için en önemlisi şüphesiz ki vatandaşın içme-kullanma su ihtiyacının karşılanmasıdır. Su hizmeti verilemiyor ise, diğer hizmetler üzerinde yorum yapmanın anlamı yoktur. Meşhur hikayedir; savaş kaybeden komutan merkeze çağrılır. Ekibiyle birlikte brifing vermesi, yenilginin temel nedenlerini anlatması istenir.Konu çok önemlidir, buradan alınacak dersle hataların tekrarı önlenecek,gelecek için başarı yolları araştırılacaktır. Devletin askeri ve sivil bütün üst düzey yöneticileri,bu uzun ve zorlu oturumun başında heyecan içindedirler. Genel komutan cephe komutanına “ Bize ağır maliyeti olan ve büyük kayıplara sebep olan yenilginin önemli on sebebini saymanı istiyorum !”der. Her kes Cephe komutanının maddelerine odaklanmışken, ”önce cephanemiz yoktu ! “ cevabı ile başlayınca, sert bir çıkışla Genel komutan kükrer ve “ Gerisini saymana gerek yok ! mesele anlaşılmıştır ! ” diyerek bu toplantıyı kapatır. Biz de benzerin söyleyip, bir başka örnekle konumuza devam ediyoruz. Avrupa ülkelerinin temsilcilerinin katıldığı bir toplantıda,Türk Kadınlarının meziyetleri anlatılıyormuş. Kahramanlık ve sabır konusundaki üstünlükleri sayıldıktan sonra, teknik konularda bilgisiz oldukları ortaya atılmış. Saatleri ile meşhur İsviçre kadınları merakla soruyor : “ Türk kadınlar onu bilmez diyorsunuz,ı saat yapmayı da mı bilmez ? “ İçimizden de bu soruyu da soruyoruz.
Su kaynağı olmaz,kuraklık olur,şebeke de su olmaz bu anlaşılır. Burada ise ihtiyaca uzun süre cevap verecek bir su kaynağımız mevcut. Su yerine ulasacak ama hat yok, alt yapı diye bir hizmeti tanımıyor bu garip semtimiz. Abonelik ve sayaç var yine de su yok.Hat yok,su da yok.Umut,vaat ve beklenti var,hattı ve suyu yok. Uzaktan ve tepe yamaçlarından gördüğü kadarıyla su olarak Kıvrıla kıvrıla akan Sakarya ‘yı görüyor. Hiç olmazsa Kerbela ve çöl gibi değiliz. Su olarak hem Sakaryayı,hem de yağmuru görüyoruz en azından,buna da şükür diyoruz. Mahallenin adı belli.resmen konmuş,sokak adımız da var, o da uygun. Semt olarak kayıtlarda “Kızılyerler geçiyor. Kızılyerlik fazla bu gidişle “Susuzyer” olarak yer değiştirse daha uyumlu olacak. İnşaallah beklentimiz uzun sürmez su gelince kolayca tekrar eski haline döneriz. Saygı ile...