İstiklal Marşı Coşkusu

Editör

Geyve Anadolu Sağlık Meslek Lisesi Tarih öğretmeni Ufuk Kasman öğrencilere hitaben yaptığı konuşmada: “Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Savaşı günlerinde yurdumuzun Yunanlılar tarafından işgal edilişini görünce, milletimizi uyandırmak ve halkımızı Kurtuluş Savaşı’na moral bakımından hazırlamak için Anadolu’ya geçti. Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına moral verici konuşmalar yaptı. Ankara’da TBMM üyesi iken de boş durmadı. Cephelere koştu. Hem kahraman ordumuza hem halkımıza moral verdi.

Ordumuza moral vermek amacıyla İstiklal Marşı yazdırılmaya karar verilince Mehmet Akif, şiir yarışmasına katılmadı. Çünkü yarışmayı kazanana 500 lira ödül verilecekti. O, “Memleketimin kurtulacağını para karşılığı mı söyleyeceğim?” diyordu.

Fakat açılan yarışmaya 724 şiir gönderilmiş olmasına rağmen, “İstiklal Marşı” olacak şiir bulunamamıştı. Sonunda Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver, arkadaşı Hasan Basri Çantay aracılığıyla Mehmet Akif’e rica etti ve bir şiir yazmasını istedi.

Mehmet Akif, ödülü almamak şartıyla şiir yazmayı kabul etti. Şubat 1921’de henüz cephelerde hiçbir zafer kazanılmamışken o:

“Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.”

Diyerek adeta zaferin kazanıldığını ilan eden İstiklal Marşı’nı yazdı. 12 Mart 1921’de, TBMM’de defalarca okunarak ve ayakta alkışlanarak millî marş olarak kabul edildi. Bu eser, hem Mehmet Akif’in hem de Türk Edebiyatının en muhteşem şiirlerinden biridir. Düşmanın vatanımızı işgale başladığı günlerde, Mehmet Akif düşman çizmesini yüreğinde hissetmiş ve “İstiklal Marşı”nı bağımsızlık inancı ve hürriyet aşkıyla dolu bir yürekle yazmıştır.

İstiklal Marşı; bu milletin, dinini, vatanını, tarihini, kültürünü, azmini, ümidini, kahramanlığını bütün dünyaya haykıran bir şahlanış şiiridir. İstiklal Marşı; her zaman o inanç ve imanla okunmalı, marşta tekrarlanan iman, azim, inanç ve vatan sevgisi gibi temel değerler; nesilden nesile aktarılmalıdır.”dedi.

Mehmet AYDOĞAN
Geyvehaber