Sulh Mesafesi…
Kabul edelim ki, „otoriterlik ve buyurganlιk“ toplumumuzun kιlcal damarlarιna kadar işlemiş bir durumda. Daha yeni yeni gelmekte olan nesiller sayesinde özgür düşünme ve bireysel tutum takιnma konusunda mesafeler almaya başlayabildik. Ve yine kabul edelim ki bugün bile ülkemiz insanι belki futboldan sonra en fazla siyaset konuşmakla birlikte yine de ülke sorunlarιna ilgi den daha ziyade „kese“ yahut „kasa“larιna neyin girip girmediği ile daha çok ilgililer. Tam da bu yüzden ülkemizin en önemli meseleleri konusunda halkιmιz siyasi partilerin lider kadrolarιnιn almιş olduğu tavιrlara genellikle olumlu yanιt vermektedirler. Böylesi bir durum tabi ki her zaman aleyhte değildir. Nitekim, naçiz kanaatime göre ak partiye oy vermekte olan insanlarιn kahιr ekseriyeti esasen MHP zihniyetine daha yakιn durmalarιna rağmen özellikle de sulh noktasιnda Ak Parti liderliğinin göstermiş olduğu büyük liyakat ve cesaret sayesinde daha bir olumlu noktaya gelebilmektedirler. Mecliste temsil edilmekte olan siyasi partilerimizin sulha mesafelerine şimdi kιsaca bir gözatalιm:
BDP: Kendisine ait bir irade beyanι olmayan bu „Kürt Milliyetçisi“ parti terör örgütünün „istepnesi“ gibi davranmaya devam ediyor. Sanki son süreçte barιş konusunda bir mesafe kaydetmiş gibi gözükmekle beraber yine de efendilerinin emir-komuta zincirine aykιrι bir irade gösterebileceklerine dair bir işaret bulunmuyor. Tavanι tamamen „pozitivist“ kafalara sahip olan bu partinin tabanι kahιr ekseriyetle müslümanlardan oluşuyor. Bu partiye destek veren müslümanlarιn müslüman olmalarιna rağmen „Kürt“ kimliklerini „Müslümanlιk“ kimliğinin önüne geçirdikleri aşikar.
MHP: Bu partinin kendine ait bir iradesi var ancak onlar da Kürtleri şimdi şimdi kerhen kabul edebilecek bir noktaya ancak gelebildiler. Düne kadar Kürtleri ya inkar ediyor yahutta onlarιn da „Türk“ olduklarιnda ιsrar ediyorlardι. Son geldiğimiz süreçte barιş konusunda en mesafeli duran parti konumunda. MHP`nin şehit cenazelerinde boy gösterip „şehitler ölmez, vatan bölünmez“ diye slogan atmalarιna rağmen yine de onlarιn sadece şehit cenazelerinden oy devşirdikleri için bu meselenin sulha ermesine karşι olduklarιnι söylemek haksιzlιk olur. Onlar ekranlardan bunu aleni söylemekten çekiniyorlar ama esas mesele bu partinin bu ülkede Türk milleti dιşιnda bir milletin varlιğιnι asla içine sindiremediğidir. Bunu isteseler bile yapamazlar, zira bu ideolojik kurgu onlarιn kιlcal damarlarιna kadar işlemiş durumdadιr. MHP tabanιnda ulusalcι olup laik bir hayat tarzιnι seçmiş olanlar „üniter yapι ve otoriterlik“ sebebiyle, müslümanlardan oluşan kesimi ise Türklüğü vazgeçilmez birinci esas olarak ele alιp „İslâmι“ bir hayat tarzι olmak yerine sadece bazι ahlâki prensipler olarak görmekte olmalarιna bağlιdιr.
CHP: Bu partide her tür renkten adam hem tabanda hem tavanda mebzul miktarda mevcut durumda. Partinin „efradιnι cami ağyarιnι mani“ ciddi bir politika ve duruşu hiç bir konuda yok, dolayιsιyla hazιrlanmιş onca raporlara ve bilimsel çalιşmalara rağmen Kürt meselesi konusunda da bir duruşlarι ne yazιk ki bulunmuyor. Partinin tabanι da tιpkι tavanι gibi en azιndan ikiye bölünmüş durumda. Partinin tavanιnda „politbüro“ azatlιsι bir kaç sosyal demokrat heveslisi pozitivist olduklarι için Kürt siyasetçilerine göz kιrparken ana kütle hem ulusalcιlιk ve hemde bir anlamda kendi yarι tanrιlarι mesabesinde olan kemalist jargona karşι gelmek korkusu ve bölünme paranoyasι ile Kürt meselesindeki mesafelerini korumaya çalιşιyorlar.
Ak Parti: Sulh olmasιnι bütün samimiyetiyle isteyen tek parti olarak göze çarpan parti Ak Parti. Hem bu konuda bu güne kadar görülmemiş adιmlar attι ve atmaya devam ediyor ve hem de meseleye sadece „insan“ odaklι bakabilmeyi başarabiliyor. MHP şehit cenazelerini, BDP terörist cenazelerini, CHP ise her iki cenazeyi de istismar ederken Ak Parti olaya her iki taraftan ölenlerinde „Anne“ lerinin olduğu gerçeğini gözardι etmeden yaklaşιyor. Aslιnda Ak Parti kadrolarιnιn bu bakιşι bence her türlü takdir ve övgüyü hak eden „erdemli“ bir tavιrdιr. Ak parti hem Kürtler ve hemde Türklerden yeteri kadar oy alabilen bir partidir ama gene de bu konu oy konusunda bir anlamda ateşle oynamaktιr. Zaten bu sebepledir ki hemen herkes bu meseleyi çözerse Tayyip Erdoğan çözer demektedir. Mesela olaya taban üzerinden bakacak olursak lafι hiç eğip bükmeye gerek yok müslümanlιk konusunda hassasiyeti bulunduğunu düşündüğümüz ve şimdilerde adιna „muhafazakâr“ ( ne demekse?) denen bu kesimin bile Türk tarafιnda yer alanlarιnιn „sulh“ konusuna çok da olumlu bakmadιklarι açιktιr. Bence bu kesimin büyük bir kιsmι da teröristlerin de bir anasι olabileceğini ve onlarιnda evlatlarι için ağlayabileceklerini akιllarιna bile getirmiyorlardιr. Dolayιsιyla Tayyip Erdoğanιn liderliği işte tam da burada yatmaktadιr. Yani o ülkenin menfaatleri gerektirdiğinde tabanιn dönüşümünü bile sağlayabilmektedir. Diğerlerinin hiç birinde böyle bir özellik gözükmüyor.
Oysaki müslüman olaya insan odaklι bakmak zorundadιr. PKK gibi yaklaşιk 3 milyon insanι kendine taban yapmιş bir örgütü „üç-beş baldιrι çιplak, bebek katili cani, elikanlι teröristler“ gibi ucuz yaftalamalarla tarif etmeye kakιşmak baştan savaşι öngörmektir. Halbuki bu „kirli savaş“ hem insanlarιmιzι ve hem de kazanιmlarιmιzι tüketmektedir. Bölünme paronayasι sahtekârlarιn ortaya attιğι „kof“ bir iddiadιr. Kimsenin topraklarι kaldιrιp bir başka yere taşιyacağι yok. Kendi insanιna güvenmeyen bir anlayιş zaten batιl hükmündedir. Müslüman gerekirse „federasyon“ konusunu bile tartιşabilir. Ne var bunda, ülkenin 7 coğrafi bölgeden oluştuğunu kemalist ideoloji coğrafya kitaplarιnda kendisi öğertmedi mi?
Müslüman bir kişinin konuya Kürtlere şu haklarι tanιyalιm diye girmesi durumunda müslümanlιğι sorgulanιr. Zira kimsenin „ulufe“ dağιtma gibi bir lüksü yoktur ve olamaz. Topraklar kimsenin babasιnιn malι değil. Yeryüzünün ve bütün kainatιn sahibi Allahtιr. Toprak üzerinde kimler yaşιyorsa onlarιndιr. Türklerin Kürtlere hak verme gibi bir selahiyetleri yoktur. Kürt yada Türk herkes bu ülkenin eşit vatandaşlarιdιr. Bence meselenin özü müslümanca bakabilmekten geçmektedir. Ak Parti kadrolarι o yüzden „Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi“ diyor buna ama laik bir ülkede yekten çιkιp bu meseleyi ancak „İslâmι“ referans alarak çözebiliriz diyemiyorlar. Zira İslama referans yapιldιğι anda ülke adeta „al“ kumaşlarιn „fink“ attιğι bir „boğa güreşi arenasι“na dönüşüveriyor. Sözümona bu meselenin çözümünde en büyük desteği verdiğini iddia etmekte olan „demokrat liberal aydιnlar(!)“ bile PKK ve diğer Kürt paydaşlarιna ve hatta bazen teröristlere bile övgüler düzerken İslâmi referans sözkonusu olunca birden bire yιrtιcι birer aslan haline geliyorlar.
Belli ki bu çok uzayacak ben şu kadarιnι söylemeliyim ki müslüman kadrolar bugün ülkemiz için en büyük nimet konumundadιr. Hazιr ülkede bunca mesafe de alιnmιşken bιrakalιm şu klişe cümleleri ve cesaretle terörü bitirmek için ne gerekiyorsa yapalιm diyorum. Bir zaman bunlar taviz gibi anlaşιlabilir, hatta buna „ihanet“( ki zaten yeteri miktarda diyen var) diyenler de olabilir, varsιn desinler tarih onlarι değil bu kirli savaşι sona erdirenleri altιn sayfalarιna nakşedecektir. Ben Tayyip Erdoğanιn kararlι olduğunu düşünüyorum ve bu konuda oldukça iyimserim. „Sulhu salaha“ artιk çok daha yakιnιz.
Baki Selam ve Saygιlarιmla.