SESOB, SATSO, BARO ve İMO tarih Oluyor

Hüseyin ÖZÇELİK

Düzenlemeyle başta Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türk Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Türk Tabipler Birliği olmak üzere Türk Veteriner Hekimleri Birliği, Türkiye Tohumcular Birliği, Türkiye Bankalar Birliği, Türkiye Barolar Birliği, Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği, Türkiye Katılım Bankaları Birliği, Türkiye Noterler Birliği, Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği, Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği gibi 16 kurum “tarih oluyor”.

“Yeni Anayasanın” kabul edilmesi halinde Sakarya’da; SATSO, STB, Ziraat Odası, Mimarlar Odası, Baro, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları gibi odalar da “resmi vasıflarını” yitirecekler.

AK Parti’nin hukukçu kurmaylarının hazırladığı tasarıya göre bir ilde “birçok oda”, “baro” ya da “meslek birliğinin” kurulmasının da yolu da açılacak. Örneğin Sakarya’da üç tane baro, üç tane SESOB, üç tane SATSO gibi kuruluş olabilecek. İsteyen istediği yere üye olacak. Oda, baro ve meslek birliklerinin resmi-kamu tüzel kişiliklerinin ortadan kalkmasıyla hepsi gerçek manada bir sivil kitle örgütüne dönüşmüş olacaklar.

Oda ve melek birlikleri üyeleri sürekli “aidat” ve işleri ile ilgili “harcırah” yatırmaktan yakınırlarken yöneticilerin maaşları, odaların aylık gelirleri, aidatların nerelere harcandığı ise bilinmiyor. Yönetimler tek elde toplanıyor. Oda yönetimleri şeffaf değil ve siyasi yönleri ağır basıyor. Bu Kurumların kamu tüzel kişiliğinden çıkartılmasıyla üyeleri de sürekli şikayet ettikleri aidat ve işlemler için ödedikleri paralardan da kurtulmuş olacaklar.

Sakarya’da SESOB Başkan’ı Hasan Alişan olmak üzere birçok oda başkanı yıllardır görevlerinin başındalar. SESOB’un mevcut yapısından ötürü de bu isimlerden başkanlığı almak mümkün değil. Neredeyse ceketlerini koysalar seçiliyorlar. Yine İMO Başkan’ı Hüsnü Gürpınar şehirde kendini nöbetçi muhalif ilan ederken aynı duyarlılığı meslektaşlarının sorunlarına karşı gösterdiği konusu sürekli tartışma konusu oluyor. Ticaret Borsası, Serbes Mali Müşavirler ve Muhasebeciler Odası ve Ziraat Odaları gibi kurumlar ise üyelerinin sorunlarına çözüm üretmekten uzak bir görüntü arz ediyorlar. Oda ve meslek birliklerinin bu durumları içerisinde bulundukları çürümeyi de gözler önüne seriyor.

Kamu tüzel kişiliğine dönüşen barolar, odalar ve meslek birlikleri üyelerinin haklarını korumanın yerine maalesef Türkiye’de “statükonun” ve “vesayet rejiminin” bekçileri oldular. Neredeyse hepsi bir siyasi parti ve ideolojik kuruluş gibi hareket ediyor. Devletin “ideolojiden sıyrılması” ve “sivilleşmesini” öngören yeni bir anayasada bu kurumlarla bu şekilde devam edilemez. “Dünyanın hiçbir yerinde kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu yok. Anayasadan güç alan STK yok.” Bu durum demokrasi ile bağdaşmıyor.