2 Kutuplu Dünya’ya Geri Dönüş ve Türkiye'de Neler Olacak?

Fatih KAYHAN

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ABD tahterevallinin karşı tarafında kimse olmadığını görünce dünyada hegomonyasını sürdürmek konusunda fütursuzca davranmaya başlamıştı.Boris Yeltsin gibi burnunun ucunu bile göremeyen bir başkan ABD için büyük bir şanstı.Ancak eski bir KGB ajanı olan Putin’in başkanlığa gelmesiyle birlikte bu durum tersine dönmeye başladı.Göreve gelince öncelikle ülkesinde büyük sermaye sahipleri olanYahudi iş adamlarını eliminize eden Putin enerji şirketlerini de devlete bağlamayı başarmıştı.

Dünyada petrol ve doğalgaz fiyatlarının hızla artmasıyla birlikte Rusya ekonomisi güçlendi.Bununla paralel olarak spor halinden tekrar aktif hale geçen bir virüs gibi uluslar arası arenada Rusya tekrar “Soğuk Savaş” dönemindeki güçlü dönemine döndü.

Bunu hisseden ABD Gürcistan,Ukrayna,gibi ülkelerde acilen kendine yönelik iktidarları başa geçirmeye çalıştı ve başarılı oldu.Ayrıca İngiliz istihbaratının marifetiyle Çeçenistan’da tekrar’dan çatışmaları artıracak şekilde Vehhabi örgütlenmeleri desteklemeye başladı.

Bu arada Rusya’da boş durmayıp Çin ve İran ile stratejik anlaşmalar imzaladı.

Bu savaşın son raundunda ise Kosova’yı Sırbistan’dan kopararak ABD Rusya’ya yönelik son başarısını kazanmış oldu.

İşte burada konunun can alıcı noktası bizi ilgilendirmekte.Bir önceki yazılarımızda rüzgarın neden tersine dönüp ABD’nin PKK’yı desteklemeyi bıraktığını düşünmüş ve teoriler sunmuştuk.Başbakan Erdoğan “Acaba ABD’ye bu anlaşma karşılığında bir söz mü verdi?” şeklinde beyin jimnastiği yapmıştık.

Sorunun cevabı artık net.Tek kutuplu dünya dönemi fazla sürmemiş,Rusya ve ABD önderliğinde yine 2 kutuplu dünyaya dönüş yaşanmıştır. Başbakan Erdoğan’ın 5 Kasım’da ki ABD ziyaretinde ne konuşulduğunu artık biliyoruz.ABD Rusya karşısında Türkiye’yi yanına çekme zorunluluğunu görmüş ve PKK kartını bırakma karşılığında Türkiye’den Rusya-İran ve Çin’e karşı kendi cephesinde yer almasını talep etmiş ve Rusya’nın enerji koridorunu 2.cil bırakacak öneriler sunmuştur.Sn.Erdoğan’ın bu önerilere ne cevap verdiğini bilemiyoruz.Ama tahminimize göre o görüşmede ABD’yi üzecek cevaplar vermemişlerdir.

ABD PKK’ya destek vermeyi bırakarak anlaşmadaki kendine yönelik gerekliliği yerine getirdiğini düşünmektedir. Peki PKK tamamen silinmeye mahkum edilecek midir? Maalesef hayır.Türkiye gibi kritik önemde bir ülkeyi her zaman sıkıntıya düşürebileceğine inanılan bir örgüt boş kalmaz.Büyük ihtimalle Rusya PKK’yı ele geçirecektir.PKK içindeki Suriye asıllı Ermenilerle, mevcut ABD’ci eşkıya elebaşlarını tasfiye edip Rusya yanlısı Ermeni asıllı Suriyeliler PKK’yı ele geçireceklerdir.Bu yüzden Türkiye’nin bu kargaşa döneminde PKK’yı tamamen yok etmesinin tam zamanıdır.Rusya’nın eline geçtikten sonra PKK 3.kez gücünü artırabilir.

Türkiye tarafında ise durumun netleşmediği açıktır. Şuan itibariyle ABD,İsrail ve Avrupa ülkeleri AKP Hükümeti’nden memnun değiller.Şu ana kadar tam olarak tüm isteklerini yerine getirmediğine inanmaktalar ve AKP’nin tasfiyesini bile düşünmekteler.Bu güçler tarih boyunca kendine tam olarak ram olan liderleri desteklemişler, bir konuda taleplerini yerine getirmediği durumda ise sırt çevirmişlerdir.(Örnek: Saddam),Bu gruba ne versen yaranılamayacağı aşikardır.AKP’nin şuana kadar ki dış politikasında, ülke menfaatleri gereğince herkesle diyalog kurulmuştur.Ancak ABD buna pek sıcak bakmaz.Bir mahallede 2 kabadayı varsa ve her ikisine de “menfaatlerime göre her ikinizle beraber olurum” derseniz Her 2 kabadayıya da yaranamazsınız.

  Türkiye bir yol ayrımında olup mutlaka bir tarafı seçmek zorundadır.Hangi tarafın seçileceğini şuan itibariyle bilemiyoruz.Ama inşallah Türkiye için hayırlısı olur.

 Görüşmek üzere.