SENDİKALAR BÖYLE Mİ OLMALI

Sendika, sendikacı ve sendika söylemi:Bunlar günümüzde nasıl anlaşılıyor ve nasıl kullanılıyor?

Sendikalar günümüzde gerçekten kuruluş amaçlarına hizmet ediyorlar mı etmiyorlar mı irdelenmesi gereken bir mesele.

SENDİKALAR BÖYLE Mİ OLMALI


 


Sendika, sendikacı ve sendika söylemi:Bunlar günümüzde nasıl anlaşılıyor ve nasıl kullanılıyor?


 


Sendikalar günümüzde gerçekten kuruluş amaçlarına hizmet ediyorlar mı etmiyorlar mı irdelenmesi gereken bir mesele.


 


Günümüz Türkiye’sinde epey sendika olduğu söylenebilir. Ancak bana göre sendikalar, kendine üye olmuş çalışanlarının taleplerine ne ölçüde cevap verebiliyorlar.Taleplerine cevap verebilmek onların ihtiyaçları doğrultusunda fikir üretmek var olana yeni bir şeyler katmak fikri neredeyse mevcut sendikalarımızda yok desek yeridir.Üretim: Konu ile ilgili fikir üretimi gayreti , çalışması neredeyse hiç olmadığı gibi düşüncede bile olduğu söylenemez.


 


Öyle ki kendini sendika olarak adlandıran ve ortaya çıkan bazı sendikalar fikir üretmek şöyle dursun varlıklarını sanki öteki sendikaya borçlularmış gibi sürekli bir başkasını (diğerini) gündemde tutarak kendilerini gündemde tutmaya çalışıyorlar. Nasıl mı sendika çalışması adı altında yapılan üye ziyaretlerinde ortaya koyabileceği belki de hiçbir şey olmadığından mıdır nedir? Sürekli A sendikası böyle yapıyor B sendikası şöyle yapıyor mealinden bazı söylemleri ağzında geveleyip duruyor da , bir türlü bizim fikrimiz şudur.Biz şu düşüncedeyiz ve şunları düşünüyoruz.Sendikacılığın şu veya bu şekilde yapılmasını, üyelerin menfaatlerini şu yolları takip ettiğimiz zaman daha iyi koruyacağımızı düşünüyoruz demiyorlar(Belki de diyemiyorlar) Bu acizliğin ifadesi mi?


 


Aynen eskiden yapıldığı gibi bize üye olmazsanız komünistler yetkili sendika olur.Söz hakkı onlara geçer. Yada tam tersi bize üye olmazsanız faşistler yetkili olur.Yetkili olurlarsa bizi hiçbir yerde konuşturmaz belki de çalıştırmazlar.


 


Aradan yıllar geçmiş, sendikalar kurulalı yıllar olmuş ama ne yazık ki bir arpa boyu yol alınmamış görünüyor. Aynı söylemler aynı şekilde devam edip gidiyor. Bazı sendikalar hala varlıklarını ötekilerden alıyorlar ve söylemlerini buna göre geliştirmeye çalışıyorlar ki memlekete ne fayda geleceği  getirileceği kendinden meçhul. O öyle diyor bu böyle diyor.Oraya üye olursan şöyle olmuş olursun , buraya üye olursan böyle olursun. Nedir bu sendikacılık mı? Fikir üretmek mi,yoksa düşman üretmek mi? Düşmanlık üzerinden söylem geliştirmekten , kim ne kazanacak.Sürekli düşmanlar , çatışma sahaları üreterek dünyayı nasıl yaşanılır kılacağız. O düşman bu düşman.Kim nerede ne kazanmış ne kazanacak.Sormak istiyorum. Hangi düşünceye artı olarak ne katılmak istenir bu şekilde.Yeni kavgacı nesiller üretmek mi yoksa yaşanılır bir ülke bir  dünya mı?


 


Düşünebiliyor musunuz ? Koskoca bir sendikanın bir şube başkanı gazeteye yazı veriyor ve anlattığı tek şey ötekinin ne kadar kötü olduğu ve neler yaptığı(Aslında ortada yapılan bir şey yok yalnızca kendi vehimleri var ) Bir de üretememenin verdiği eziklikten dolayı sataşma arzusu.


 


Aslında söylenmek istenen şu : “Biz öteki üzerinden yıllarca falan sendikaya üye olma, potansiyeli olan mevcut üyelerimizi sürekli korkutarak ,ötekinden ürküterek üye yapıyorduk ne güzel. Bir başka sendika çıktı ve son zamanlarda oluşan bir miktar(bir miktar diyorum tam değil çünki) demokratik ortamdan da faydalanarak kendini anlatma fırsatı buldu ve bizim korkutarak üye yaptığımız bazı çalışanları o çalışan sendikaya kaptırmaya başladık.Artık üyeleri eskisi gibi ölümü göstererek sıtmaya razı edemiyoruz. İletişim organlarının da yaygınlaşması ile (okuduğunuz gazete gibi) artık insanları rahat rahat ikna edemiyoruz. Adamlar çalışıyor biz yatıyoruz ve yattığımız yerden üye sayımızı artırmaya çalışıyoruz fakat olmuyor. Eskiden bir kuruma bir selam gönderdiğimiz zaman istediğimiz olurdu ve bize hiç itiraz eden olmazdı.Fakat şimdi öyle olmuyor her istediğimiz her yerde yerine getirilmiyor. Biz alışmıştık elimizdeki sihirli anahtarla bütün kapıları açmaya. Anahtarın sihri kayboldu artık bazı kapıları açamıyor.Zorluyoruz yine de açamıyor.Açamayınca da bizim asabımız bozuluyor.Kendimizi saldırmaktan –sataşmaktan alıkoyamıyoruz.”


 


“İstediklerimiz yerine gelmediğinde bize üye olmayan kurum amirleri kurum çalışanlarına sendikamıza üye olursan iyi olur olmadığın taktirde istediklerin yerine getirilmez.Programlarda sıkıntı çıkar.” Diyemiyorlar.”Bu da bizim üye akıntımıza ket vuruyor.” Demeye getiriyorlar. İşte buna sendikacılık deniyor ülkemizde.


 


Olması gereken şu.Her sendika ve sendikacı fikirlerini ortaya koymalı ve fikirlerini yarıştırmalı demokratik ortamda.Kim ne kadar iyi ise, kim fazla çalışıyorsa o kazanmalı. Kaybeden de kazananı çalışmalarından dolayı tebrik etmeli. Takdir etmek , tebrik etmek bir şey kaybettirmez aksine o’nu yüceltir. Yücelmek isteyen kendini geliştirmeli. Çalışmalarını artırmalı. Öyle üyeler duyuyoruz ki yıllar var ki sendikasına aidat ödüyor fakat ne arayan var ne soran. Arayan soran birinin varlığından haberdar olup bu daha çalışkan bari ben oraya geçeyim düşüncesi hasıl olunca seyreyle gümbürtüyü.


 


 Son olarak söylemek istediğim şu çok çalışan kazansın. Kendini en iyi anlatan, ötekilemeden üyesine en iyi hizmet eden ; üyesinin haklarını en iyi savunup sonuç almak için çabalayan kazansın.


 


Hepinize saygılarımı sunuyorum.


 


İsmail DAĞ


Eğitim Bir Sen İstanbul 4 No’ lu Şube Mali Sekreteri

#

GENEL BİLGİLER

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve - Adapazarı, Adapazrı Geyve Otobüs sefer tarifesi. Geyve otobüsü kaçta kalkıyor? Adapazarından son Geyve Otobüsü, Sefer tarifesi, geyve koop otobüs