Vakit mi haklı, Ahmet Hakan mı?
Ali ARICI
İşte İhsan Can'ın yazısı...
“Ahmet Hakan’ı nasıl bilirsin?” şeklindeki sorulara aşağı yukarı aynı cevabı veriyorum: “Yazılarının yüzde doksanına imza atarım”
Gerçekten de öyle…
Hürriyet gibi “vurduğu yerden ses getiren” bir gazetede zaman zaman güzel yazılar yazdığı, Ahmet Hakan’ı seven sevmeyen herkes kabul edecektir.
Ahmet Necdet Sezer, Erdoğan Teziç, Deniz Baykal ve başörtüsü hakkında yazdığı yazılara kim ne diyebilir?
Dedim ya, yüzde doksanına imza atarım…
Her köşe yazarı gibi Ahmet Hakan’ın da yüzde onluk bir ıskalama payı vardır.
Sakın İslamcılığı reddeden ve İslami cemaatleri deşifre eden yorumlarına, temel İslami konulardaki vesveselerini yazıya dökmesine ya da Pelin Batu ile birlikte evinin camından Nişantaşı’nı seyretmesine takıldığımı zannetmeyin.
Bunların tamamı Allah ile Ahmet Hakan arasında olan konular. Kimseyi de ilgilendirmez…
Bence Ahmet Hakan en çok Vakit Gazetesi konusunda yanılıyor ya da yanıltılıyor…
Vakit Gazetesi-Ahmet Hakan polemiğinin bu noktaya nasıl geldiğini de anlayabilmiş değilim.
Çünkü bundan yaklaşık 4-5 yıl önce Ahmet Hakan Kanal 7 haber merkezinde iken benzer bir tartışma yaşanmıştı.
Bu tartışma, Ahmet Hakan’ın Vakit Gazetesi’ne yaptığı nezaket ziyareti ile son bulmuştu.
Ancak Ahmet Hakan ile Vakit Gazetesi arasındaki kavga, artık bir nezaket ziyareti ile düzelecek gibi görünmüyor.
Ahmet Hakan’ın başarıyla sürdürdüğü bir yazı üslubu var
Önce karşısındaki insana ya da kuruma acımasız bir şekilde saldırıyor.
Karşıdan gelen cevabın dozuna göre mağdur rolüne soyunarak polemiği sürdürüyor.
Muhatabı eğer İslami kesimden ise konuyu “Müslüman hakaret eder mi, sinirlenir mi?” noktasına götürmekten de çekinmiyor.
Mehmet Şevket Eygi, Ali Bulaç, Ahmet Taşgetiren ve Mümtaz’er Türköne ile girdiği polemikler buna sadece birkaç örnek…
Aslında Vakit Gazetesi tartışmasında da de yapmaya çalıştığı bundan farklı bir şey değildi…
Ama karşısında bu kez Fatih Altaylı’yı bile püskürtmeyi başarmış Hasan Karakaya var.
Sanıyorum Vakit Gazetesi’nden bu kadar sert karşılık beklemiyordu. Belki de bu kadar sert karşılık göreceğini bilseydi bu tartışmayı hiç başlatmazdı
Neyse…
Gelelim Ahmet Hakan’ın Vakit Gazetesi konusunda neden yanıldığına…
Bilmeyenler için kısaca özetleyeyim.
Vakit Gazetesi’nin macerası Aksaray’da bir nalbur dükkanının ofisinde başladı.
Bu küçük ofiste Cuma Dergisi çıkarılıyordu…
Arkasında ne cemaat, ne tarikat ne de bir siyasi partinin desteği vardı.
Milli Gazete deneyiminden sonra Cuma Dergisi’ni çıkarmaya başlayan Mustafa Karahasanoğlu ve arkadaşlarının gönlünde ise bir günlük gazete yatıyordu.
İl il, ilçe ilçe Anadolu’nun her noktası dolaşılarak tamamen amatör insanlardan oluşan bir temsilcilik ağı kuruldu.
Aslında tüm bu çalışmalarla bir günlük gazetenin altyapısını oluşturuyordu.
Aksaray’da küçük bir ofiste Cuma Dergisi’ni çıkaran bu insanlar bu kez Vakit Gazetesi’ni çıkarmaya karar verdiler.
Zannediyorum 90’lı yılların başıydı. Aksaray’da iki katlı eski bir binada Vakit Gazetesi’nin ilk sayısı çıkarıldı.
O günden bu yana küçük logo değişiklikleri olsa da aralıksız çıkıyor bu gazete…
Kimseden tek kuruş yardım almadan…
Bilerek tek bir müslümanın kalbini kırmadan…
Hiçbir çalışanını mağdur etmeden…
Gazeteciliğin gücünü suistimal etmeden…
900 trilyonluk generaller davasında bile gazeteye yapılan yardım tekliflerini ellerinin tersiyle ittiklerini yakından biliyorum…
Sanıyorum Ahmet Hakan da bu gerçeği farkındadır…
Bakmayın bazı Müslümanların Vakit Gazetesi hakkında yaptığı ulu orta eleştirilere…
28 Şubat sürecinin en hareketli günlerinde Vakit Gazetesi kelle koltukta mücadele ederken, “Allah razı olsun Vakit Gazetesi yüreğimize su serpiyor” diyenler yine o Müslümanlardı.
Vakit Gazetesi’nin ve bazı yazarlarının hatalarına gelince…
Bir çırpıda bu hataların üç beş tanesini sayabilirim…
Ancak bunların hiçbiri Vakit Gazetesi’nin samimiyetine ve dürüstlüğüne leke sürecek hatalar değildir.
Ancak Ahmet Hakan’ın hata olarak yazdığı konuların tamamı, Hürriyet Gazetesi’nin günah galerisinin yanında zerre kadar bile yer tutmaz.
Ahmet Hakan’ın bu konuyu bizden daha iyi bildiğine eminim.
Buradan Ahmet Hakan’a bir çağrım olacak…
İtirafta bulunmak insan ruhuna iyi gelirmiş.
Sende bir itirafta bulun ve Vakit Gazetesi konusunda hatalı olduğunu söyle.
Fırsat olursa bir gün Mustafa Karahasanoğlu ile baş başa bir yarım saat sohbet et.
O zaman beni daha iyi anlayacaksın.
İhsan Can / 8sutun
#
