Karanlık Umutsuzluktur !

Hayat belki de bir öykünmedir.Öyküsüz kalmış milyonlarca çocuğun yüreğine...Öyküleri çalınmış milyonların böğrüne böğrüne...

 


Öykü(n)meler (1)


Karanlık umutsuzluktur !


 


Elindeki toprak kaseyi yavaşça rafa koydu.Uzun zamandır böyle olmamıştı.Hiçbir şey bu kadar ani olmamıştı hayatında.Bitirdiğini sandığı anda sanki yeni baştan başlıyordu her şey.Kollektif olabilme adına birlikte olabilme adına katlandıkları ile hemen yanıbaşında ondan bir şeyler bekleyenlerin sabrı arasında bocaladığı zamanların bolluğu vardı daha çok zihninde.Değersiz addedilmişler adına onlara zorla değer atfetme rüyasında olmamıştı hiç.Baharları özlememiş belki de baharların gecikeceğini çok iyi bildiğinden midir nedir rüyalara alıştırmamıştı kendisini.Anlaşılmak ile meramını iyi ifade edebilmek kadar anlamak ve karşısındakinin meramını anlayabilmek de çok önemliydi onun için.Kurduğu ilişkilerdeki sınırların zannedildiği kadar derin zannedildiği kadar içten olmaması fazla ciddiye alınmışlıktan olsa gerek diye düşündü.


 


Yaklaşık üç saate yakındır her taraf kapkaranlıktı.Hem geceydi ve hem de elektrikler yoktu.Fırtına ve yağmur gittikçe artan bir şekilde devam ediyordu.Camlara vuran rüzgar gecenin koyuluğunun yanında yalnızlığını da haber veriyordu sanki.Üç saat önce yakmış olduğu mum bitmek üzereydi.Elindeki kitabı usulca kapattı.Uyku bastırsa da uyumaması gerektiğini düşünüyordu.Hem yeni bir mum yakmak ve hem de uykusunu dağıtması için bir kahve yapmak üzere mutfağa geçti.Mumu alıp eskisinin yerine yerleştirdi.Tekrar odasına geldi.Fincanı yavaşça sehpanın üzerine bıraktı.Babasından kalma bir koku vardı mutfakta.Onun gözlerinin dalmasına yetmişti bu.Babasının mutfakta her zaman oturduğu yeri her gördüğünde zaten hüzünlenirdi.Ama bu sefer tuhaf loş bir koku duymuştu.Sanki babasının kokusu sinmişti her tarafa.Odada duramadı.Mumu bile almadan mutfağa geçmek istedi.Ayağa fırladı.Dördüncü adımda kendine geldi.Babasının mutfakta olması imkansızdı.O çoktan göçüp gitmişti onunda sevmediği bu hayattan.Geri döndü.Tekrar kitaba uzandı.Kahvesini yudumlarken kapanan göz kapaklarına söz geçirmeye çalışıyordu.Sessizlik iyice çökmüştü artık.Bir hafta önce başladığı kitabı bitirmek üzereydi.Bu aralar tarihe merak sarmış yakın tarihe ilişkin kitapları peş peşe okumuştu.


 


Başını cama doğru yaklaştırdı.Dışarıda da tam bir sessizlik hakimdi.Fırtına dinmişti.Uzun bir platoyu andıran manzaranın görünmesi imkansızdı.Ancak karşıdaki dağın eteklerindeki köylerin ışıkları görünüyordu belli belirsiz.Oralara geldiyse buraya da az sonra gelir diye içinden geçirirken birden bire yanan lamba gözlerini kamaştırdı.Lambanın yanmasıyla birlikte kapı zilinin çalması da bir olmuştu.Kısa bir şaşkınlıktan sonra ayağa kalktı.Kapıya doğru giderken bu saatte kim olabilir ? diye merak ediyordu ki; zile tekrar basıldı.O yetmedi kapı yumruklanarak çalınmaya başladı.İçindeki garip merak yerini korku ve ürpertiye bırakmıştı.Kapıyı açmadan önce kim veya kimler olduğunu öğrenmesi gerektiğini düşündü.Lavabonun oradaki ufak pencereden giriş kapısı görünürdü.Dizleri titriyordu.Başını küçük cama doğru uzatıp dışarı baktığında yanıp sönen mavi kırmızı ışıkları fark etti.Bu arada kapıdakiler sabırsızlanmışlar ve kapıyı tekmelemeye başlamışlardı.


 


Dermansız halinden sıyrılıp çatı boşluğuna çıkan tavandaki gizli bölmeye tırmandı.Usulca kapağı kapattı.Her taraf tekrar zifiri karanlık olmuştu.Hatırlanmak istenmeyen her şey böyle zamanlarda mı akla gelirdi hep?Umutsuzlukla karanlığın ilişkisi aydınlık göründüğü anda sona eriyordu.İnsanın içindeki iyilik hamuru da bu aydnlıktan besleniyordu şüphesiz.Dibinde uzandığı ıhlamurun bayıltıcı kokusu ile gözlerini açtı.


 


Aydınlığa yürüyen atlılar görmüştü rüyasında.


Yeleleri rüzgarda savrulan atlar.Rengarenk tüyleri yeni doğan güneşe merhaba der gibiydiler.


Her biri bir ilke gibiydi dörtnala koşarken.


Gezdirdiklerinden usanmayan...Taşıdıklarından tasa duymayan...


Aydınlığa yürüyen atlılar görmüştü rüyasında.


Her taraf zifiri karanlıktı.Kapı hala tekmeleniyordu ! Tekmelendikçe tekmeleniyordu !


O üzerine güvenle binip gidebileceği bir at arıyordu.


Umudu gibi kamçılayıp sürebileceği bir at...


 


Sezai ARICIOĞLU , Ocak 2008 sapanca

#

GENEL BİLGİLER

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve - Adapazarı, Adapazrı Geyve Otobüs sefer tarifesi. Geyve otobüsü kaçta kalkıyor? Adapazarından son Geyve Otobüsü, Sefer tarifesi, geyve koop otobüs