ANADOLU ANADOLU İNSANININDIR
Anadolu insanı yüzyıllardır bu toprakları kardeşçe paylaşıyor.Topraklar üzerinde sorunsuzca , kardeşçe yaşıyor. Birbiriyle kız alıyor,kız veriyor. Dünür oluyor, mirasçı oluyor. Esnaf oluyor mal alıp satıyor. Çocuklar birbirine sevdalanıyor.Duygular düşüncelere galebe çalıyor.Dostluklar perçinleniyor.Kin nefret bir kenara itiliyor. Törenin soğuk kuralları tarih oluyor.
Derken birileri uzak diyarlarda kirli hesaplar yapıyor.Zalim ,hain , cani düşüncelerini bir millet üzerinde uygulamaya koyuyor.Öyle ki canilerin her dönemde ne hikmetse işbirlikçileri oluyor. Zalim zulmünü icra edebilmek için kendine para, mal , makam, karşılığı maşalar buluyor. Ki ateşin koru azalmaya başlayıp yakmaz olunca mevcudu dağıtıyor ve pusuya yatıyor.Ta ki yeni bir senaryo yazılsın ve icra edilmek üzere sahneye sürülsün. Aynı filmlerde olduğu gibi, bir sürü cana kıyılsın.İnsanlar katl olunsun.Ocaklar sönsün , insanlar ağıtlarını avazları çıktığı kadar seslendirsin.Bu arada birileri gözyaşı üzerinden rantlarını elde etsinler.Servetlerine servet , ihtişamlarına ihtişam katsınlar.Kanını emdikleri insanları üstüne basılarak ezilecek karıncalar gibi görsünler.Vahşetlerini alabildiğince ila nihaye sürdürsünler.
İnsanımız Anadolu insanı kendi öz tarihinin hiçbir döneminde kendi kardeşlerini düşmanlar olarak görmedi ,görmeyecek de. Ancak birileri ısrarla ayrılık tohumlarını aramıza ekmeye gayret ediyor.Çabalıyor, didiniyor.
Bunun adı bir bakıyorsun özgürlük savaşçısı oluyor.Bir bakıyorsun vatansever oluyor.Bir de bakıyorsun en yakın bildiklerin. Ama genelde amaç aynı oluyor:Ayrılık tohumları…
Coğrafyamız jeopolitik konumu itibarı ile insanlığın geçmişinde sürekli önemli bir yer tutmuş ve gelecekte de tutmaya devam edecek.Bu yüzdendir ki bu coğrafyanın daima kontrol dahilinde olması hiçbir zaman kendi kendine yetmemesi,bırakılmaması (Birilerine göre) gerekmektedir. Düşünülmektedir.Bunu düşünen dünyaya egemen zihniyet hiçbir zaman bizi kendi halimize bırakmayacak.Zayıf noktalarımızı daima gün yüzüne çıkartıp kaşıyıp duracaktır.Bu yüzdendir ki sürekli uyanık durmak zorundayız.Atalarımız boşuna söylememiş: “Su uyur;düşman uyumaz.” diye.
Anadolu’nun kabul görmüş cennet mekan olma özelliği yalnızca coğrafyası ile sınırlı değildir.Bu sınır çok çeşitli halkları ile kardeşçe yaşamaları ile de meşhurdur.Devletli ya da devletsiz.
Bu topraklar üzerinde yine yıllarca savaşlar , hakimiyet mücadeleleri olmuştur.Ta ki İslam medeniyeti bu topraklara birleştirici unsur olana dek. Talas Savaşı’ndan sonra bu topraklardaki mücadele hakimiyet mücadelesi olarak değil genelde Anadolu insanının kendini dışarıdan gelen saldırılara karşı koruma üzerine kurulmuştur. Ne zaman ki teknoloji tarih sahnesine egemen olmuş, o zaman yıkma ameliyesi içeriden başlatılmıştır.
Yüzyıllarca kardeşçe yaşamış milletler dışarıdan da pompalanan ayrılık tohumları ile birde bakıyorsunuz birbirine kötü gözle bakan topluluklar haline gelivermiş.Halbuki biz Selahaddin Eyyubi’den bu yana topraklarımız üzerindeki kötü gözleri hep birlikte bertaraf edip dururken belki de okumamanın verdiği bozulmuşlukla birbirimize kötü bakar olmuşuz.
Son dönemde içimize özellikle ekilen terör belası da bunlardan birisidir.Okumamışlık ,birbirimizi tanımamışlık, tarihten gelen güçlü bağlarımızı unutmuşluğun etkisi ile hemencecik birbirimizi düşman ilan eder hale gelmişiz. Oysa biraz tarih okusak biraz objektif kriterleri hayatımıza soksak televizyonların yanlı yayınlarından birazcık uzaklaşıp kendi hikayelerimize belki masallarımıza dönebilsek bunların hiç biri olmayacak.
Çok acı olan bir şehit cenazesinde neredeyse bir milleti toptan düşman ilan etme aymazlığına düşebiliyoruz.Halbuki terörün milleti bile olamaz ,terör terördür. İstanbullu gencecik bir fidan ne kadar toprağa düşüyorsa o kadar Kars’lı silah arkadaşı da toprağa düşüyor. Dilleri ayrı olsa bile gönülleri aynı olarak gencecik fidanlar toprağa veriliyor. Analar farklı dillerden de olsa aynı ağıtları yakıyor.Yürekler aynı acıyla dağlanıyor.
Bu durumda bizim birbirimize kinle nefretle ekilen ayrılık tohumlarının dibine su dökerek onları filizlendirerek değil dedelerimizin yaptığı gibi birleştirici Anadolu’nun kabul görmüş güzeller güzeli değerlerine sahip çıkarak oynanan oyunlar bozulacaktır.
İsmail DAĞ
Eğitim Bir Sen İstanbul 4 No’lu Şube Mali Sekreteri