Edeb
Mehmet Aydoğan
***************
Şair Nabi (1642 Urfa–1712 İstanbul) bir kafileyle hacca gitmek için yola çıkar. Kutsal topraklara yaklaştıkları bir yerde mola verirler.
Aralarında bulunan Rahmi Mehmet Paşa, Kâbe’ye doğru ayaklarını uzatarak yatar.
Nabi, bu duruma üzülür. Duygularını şu şiirle dile getirir:
Sakın terk-i edebten kuy-ı Mahbub-i Huda’dır bu
Nazargah-ı ilahidir Makam-ı Mustafa'dır bu
Murat-ı edeb şartıyla gir Nabi bu dergâha
Metaf-ı Kudsiyandır cilvegah-ı enbiyadır bu
(Burası Allah sevgilisinin beldesidir. Burası Allah’ın nazar ettiği Peygamber (SAS) mekânıdır. Ey Nabi, buraya edeb kurallarına göre gir. Zira burası meleklerin bile saygıyla eğilerek girdiği yerdir.)
Yolculuk devam eder. Yaklaştıkları caminin hocası, sabah ezanından önce minareden Şair Nabi’nin akşam yazdığı şiiri okur. (Eskiden ezandan önce naat, münacat okunurdu.) Ezan biter.
Şair: “Hocam, okuduğun şiiri nereden öğrendin?” diye ısrar eder.
Hoca: “Peygamberimiz (SAS) rüyamda ezberletti.” deyince Şair Nabi sevinçten düşüp bayılır.
Kıssadan hisse: Her işin başı edeptir.