Mavi Marmara
Aradan ne kadar zaman geçerse geçsin bazı meseleler vardır ki hala güncelliğini korur.
Ailenizden birini kaybedersiniz, arkadaşınızı, dostunuzu, amca, dayı, hala, gibi. Amma onların görüntüsü beyninize öyle bir şekilde nakşedilmiştir ki söküp atamazsınız. İsteseniz dahi olmaz. Yapamazsınız, beceremezsiniz.
Konumuzu biraz daha açacak olursak, mahallemizden biri, kasaba, ilçe veya ilimizden biri yahut da vatanımızın evladı. Başına bir hal geldiği zaman üzülürüz.
Pekâlâ, bu olay küresel olursa acaba bizleri ilgilendirmez mi? Hiç şüphe yok ki ilgilendirir. Hemde fazlasıyla. Aynı zamanda inanmış insanlar olarak ilgilendirir. Bazı hadise ve olaylar vardır ki bizleri değil yerel, küresel olarak ilgilendirir.
ALLAHÜ TEALA Hazretleri Kuranı Kerimi’nde bazı kavimleri, milletleri kendisini inkâr ettiği ve peygamberlerine tabi olmadıkları için helake duçar etmiş onları telin eylemiş dolayısıyla lanetlemiştir. Bunların başında Yahudi ve Nasranî’ler gelir.
Ayeti Kerimede: “Yehud ve Nasara” diye başlar. Bunları kesinlikle dost edinmeyiniz. Sizler onlara tabi olmadıkça sizi kendilerinden olarak kabul etmezler. Kendilerine hakkı tebliğ için gönderilen peygamberlerini katletmişlerdir.
Böyle çirkin, ahmak, akılsız, ensest çocukları olan bir kavme, lanetli bir millete güvenilerek, tamamen barışçıl amaçlarla yardım için içinde yiyecek erzak, ilaç gibi maddelerden başka bir madde bulunmayan bir gemi gönderilirmiydi? Ben olsam göndermezdim. Gönderirdim ama yanında onu koruyacak armada veya gemi içinde bulunan muhafızlarla beraber gönderirdim.
Barışçıl gayelerle giden gemi ne olursa olsun öyle bir yerden geçecekti ki kendilerine saldırılmamış olsun. Saldırıda bulunan korsanlar(!) Öyle korsanlar ki daha evvelki korsanlık yapanlarda bu tür adilik ne görülmüş nede duyulmuştur. Dedik ya adi aşağılık rezil ensest çocukları bir eraziller ve gafiller güruhu.
Bunlara insan veya ulus demeğe insanın dili varmıyor. Ataları, Peygamberlerini hunharca katleden bir yaratıklar topluluğundan ne bekliyordunuz.
Bu korsan mahlûkatı, gemide bulunanları şehit, yaralama, hapis gibi işlemleri yapıp henüz sığınacakları inlerine gitmeden, tamamı yakalanıp ellerindeki silah, cephane ve Zodyaklarıyla beraber getirilip ipte sallanması gerekirdi. Sığındıkları yerde tarumar edilirdi. Bunlar olmadı. Her şey hukuki olsun dendi.
Yaralı ve mahkûm edilenler serbest bırakılarak gönderildi.
Ölenlere ALLAHÜ TEALA’dan rahmet, yaralılara acil şifalar geride kalanlara başsağlığı dileriz. Diledikte zaten. Başka yapabileceğimiz bir şey yok. Yok mu?
Var. Elbette var. Dikkat edersek gıda maddesinden, temizlik malzemesi hatta sebze tohumuna kadar bu lanetli mahlûkatların ürettiğini kullanıyoruz. Bizlerde enazından onların tüm ürünlerini almayıp boykot ederek katkı da bulunabiliriz. Neye katkıda bulunuruz. Bize, evlatlarımıza, vatanın evlatlarına ve hatta küresel düşünürsek, Müslüman kardeşlerimize atılacak olan merminin parasının bedelini bizler vermemiş olarak katkıda bulunuruz.
Temizlik malzemelerinin üzerinde bile yıkılası, yokolası devlet adamlarının ismi var. Çok daha dikkat edilecek hususlardan biri de şudur; Ülke genelinde bir tepki verildi ondan sonra susuldu. Neden acaba dersiniz.
Bir düşünelim bakalım. Acaba bizleri elektronik, dijital cihazlarla, veric ve baz istasyonları v.s. ile yönlendirme yapıp istedikleri gibi mi yönetmeğe çalışıyorlar?
Verici istasyonlar, dinlenen GSM ler, Bilgisayar teknolojisi v.s. bunları merak ediyorsanız gelecek yazımızda bunlara aydınlık getirip cevaplar vermeğe çalışacağız. Bir dahaki yazımda buluşuncaya dek, kalın sağlıcakla.
*****************
Akıllıdan daha üstün akıllı, başkalarına akıl danışandır.
*****************
hamdullahergin@gmail.com
mh_ergin@hotmail.com