Dikkat! Aile Yapımız Tehlikede!
SEKAM (Sosyal Ekonomik Araştırmalar Merkezi) tarafından 67 ilde 6748 kişi üzerinde yapılan aile yapısının profilini çıkartmaya dönük araştırma, aile yapımızın giderek batılılaşmaya başladığını ve aile değerlerinde henüz büyük ölçüde olmasa da dikkate değer bir erozyonun başladığını ortaya koydu.
Araştırmada deneklere toplumsal yapı, evlilik, nikâh, eşe ilişkin tutum ve tavırlar, namus, cinsellik, boşanma, şiddet, anne-baba çocuk ilişkisi, anne babaların çocuk yetiştirme tutumları, çocuklarla iletişim, medya ve boş zamanları değerlendirmeye dair sorular sorularak ailenin fotoğrafı çekildi.
SEKAM araştırmasının ortaya koyduğu çarpıcı bulgulardan biri; Türkiye'de doğurganlığın hızlı bir biçimde düşmüş olması. 1963'te 6.3 olan doğurganlık hızı, 1973'te 4.7'ye, 1980'de 3.4'e, 2000 yılında 2.5'e, 2003'de ise 2.2'ye gerilemiş durumda. Çocuk sayısında ideal sayı ise 2-3 çocuk olarak görülüyor.
Araştırma, toplumda ağırlıklı eğilimin % 85.1'lik oranla hem resmi nikah, hem dini nikah olduğunu ortaya koyuyor. Dini nikâh olmadan olmaz diyenlerin oranı % 78,5. Medeni Kanunun kabulü ile birlikte dini nikâh, hukuki geçerliliğini yitirdi. Bu sebeple Müslüman halkımız çifte nikâh kıyma yoluna gidiyor.
SEKAM araştırması, toplumda geçerli aile değerlerinin giderek azalma riski taşıdığını belirleyen çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor. 'Nikâhsız yaşayan komşunuz olsa ne yaparsınız' sorusuna % 31.5 'ilgilenmem, bu benim değil onların bileceği iştir' demiş. Evlilik dışı çocuk edinme sorulduğunda, % 75 buna net olarak ahlaksızlık derken, % 16 kararsız olduğunu beyan etmiş, % 9.9 da (erkekler) olabilir cevabı vermiş. Kararsızlar da dahil edilirse, % 25'lik bir kesim nikâhın çok da önemli olmadığını kabul etmiş görünüyor. Bu durum aile için çanların çalmaya başladığının en net göstergesi. Bu ahlaki erozyon durdurulmazsa, önümüzdeki yıllarda nikâhın ve ailenin bir gereklilik olma vasfını kaybettiği ve nikâhsız cinsel ilişki ve çocuk sahibi olmanın olağanlaştığı bir sürecin yaşanacağı söylenebilir.
Araştırma, genel manada eşlerin birbirlerinden memnun olsalar da, sorun çözmede iyi bir noktada olmadığını gösteriyor. Sorunlarını yakın arkadaşları ile konuşan çiftler eşlerine ketum kalabiliyorlar.
SEKAM Araştırmasının geleceğimiz açısından S.O.S. işareti veren bulgusu ise, evlilik dışı ilişkinin olağanlaşma riski taşıdığını ortaya koymasıdır. Evlilik dışı cinsel ilişkiye yani "zina"ya bakış sorulduğunda katılımcıların % 67.1'i bunu ahlaksızlık olarak görürken, % 12.1'i bunu normal karşılıyor. Daha ilginci, % 20.8 bu konuda kararsız kalıyor. Kararsızlar da dahil edilirse, % 32.9'luk bir grup, evlilik dışı cinsel ilişkiyi ahlak dışı bir ilişki olarak görmüyor. Bu da kadim aile değerlerimizdeki çözülmenin ve halkın dini duyarlığındaki aşınmanın ne kadar ciddi bir orana ulaştığını ortaya koyuyor.
SEKAM araştırması, çoğumuzun sandığı gibi en önemli boşanma nedeninin ekonomik değil, aksine sadakatsizlik (% 24.5) olduğunu ortaya koyuyor. Onu % 17.6 ile fiziki şiddet, % 17.4 ile sevgisizlik, % 17.3 ile alkol, kumar gibi alışkanlıklar izliyor. Kısaca, modern kentli yaşamın getirdiği olumsuzluklar ve erkeklerin kadınlarına karşı kullandıkları şiddet nedeni ile aile, çözülme tehlikesiyle karşı karşıya.
Araştırmanın önemli bulgularından biri de, ailelerin çocuklarının dini bilgiye sahip olmasına özel bir önem vermeleridir. Dini yönüm güçlü, duygu ve düşüncelerimi büyük oranda din etkiler diyenlerin % 90.6'sı çocuğunun dini bilgiye sahip olmasını çok istediğini, % 8.7'si istediğini ifade ederken, dini yönüm var ama duygu ve düşüncelerimi din hiç etkilemez diyenlerin % 28,8'i çocuğunun dini bilgiye sahip olmasını çok istediğini, % 55,9'u ise istediğini ifade ediyor. En çarpıcı bulgu ise, kendisini 'dine inanmıyorum' biçiminde tanımlayanların % 73.5'inin çocuğunun dini bilgiye sahip olmasını çok istediğini, % 10'unun da istediğini ifade etmesidir. Bu sonuçlar, dinin sosyal hayatın ana parametresi olduğunu ve toplumun, her kesimiyle, dini ciddi bir şekilde önemsediğini ortaya koymaktadır.
SEKAM araştırması, internetin aile yapısını etkilemede önemli bir faktör olduğunu ortaya koyuyor. İnternet kullanma sıklığının, nikâhsız yaşayan komşuya, evlilik öncesi cinsel beraberliğe, evlilik dışı çocuk edinmeye ilişkin tutumlarda belirleyici olduğu görülüyor. İnterneti sıklıkla kullananların % 36.3'ü nikâhsız yaşayan komşudan rahatsız olacağını söylerken, interneti arada bir kullananların % 50.2'si, hiç kullanmayanların ise % 62.4'ü bundan rahatsız olacağını beyan etmiştir. Yine interneti sık kullananların % 58.5'i evlilik öncesi cinsel beraberliğe ahlaksızlık derken, arada bir kullananların % 66.9'u, hiç kullanmayanların ise % 77.3'ü bunu ahlaksızlık olarak nitelendirmiştir. Dine inanmıyorum diyenlerin % 72.9'u TV dizi ve filmlerinin aile yapımızı ve ahlaki değerlerimizi olumsuz etkilediği görüşündedir.
Özet: Kutsal aile yapımız ciddi tehdit altında. Çözüm için en çarpıcı ikaz ise 1400 yıl önce yapıldı:
"Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun!" (Tahrim/6)