Neden Kur'an en çok anladığımız kitap değil?

Hastalara şifa, ölülere rahmet, bilim adamlarına fen bilgisi, edebiyatçılar ve dilbilimcilere eşsiz sanatsal özelliklere sahip belagat kitabı oluyor. Ama bir türlü dirilere “yol gösteren” rehber kitap olamıyor.

Kutsal kitabımız Kur’an, bugün Türkiye’de ve dünyada en çok satılan ve en çok okunan kitaplar listesinin en başında olmasına rağmen, maalesef en çok, en iyi ve en doğru anlaşılan kitaplar listesi arasında kendisine kolay kolay yer bulamıyor. Oysa ki Kur’an'ın, hayatımızın tam içinde olmasına rağmen maalesef hayatımızı gerektiği gibi etkileyemiyor, değiştiremiyor ve yönlendiremiyor oluşu önemli bir problem değil mi?

Düşünün ki Allah’ın “apaçık” ve “anlaşılır” dediği Kur’an’a, içinde bulunduğumuz toplumda farklı farklı anlamlar yükleniyor. Her Perşembe gecesi ya da kandil geceleri okunduğunda kat kat sevap alacağımız söyleniyor. Ramazan aylarında hatimler indiriliyor. Kur’an’dan belirli ayetler evrat kılınıyor ve dillerden zikir olarak düşmüyor. Hastalara şifa, ölülere rahmet, bilim adamlarına fen bilgisi, edebiyatçılar ve dilbilimcilere eşsiz sanatsal özelliklere sahip belagat kitabı oluyor. Ama bir türlü dirilere “yol gösteren” rehber kitap olamıyor.


Kur’an nasıl bir kitaptır? Kur’an niçin indirilmiştir? Kuran’ı anlamadan, Kuran’ı yaşamak ne kadar mümkündür? Kur’an yaşanmak için okunmuyorsa, okumanın anlamı ve gayesi nedir? Kur’an bir şifa ve hidayet kaynağı ise bu nasıl bir şifadır ve nasıl bir hidayet? Bu soruların cevabını yeniden göz geçirmeliyiz. Ama bu bildiklerimizi Kur’an’a onaylatmak amaçlı bir okuma olmamalı. Sorularımıza Kur’an nasıl bir cevap veriyor, onu bulmak için okumalıyız. Bu tür bir okuma biçimi, tarihsel ve geleneksel mirasın olumsuz birikiminden uzaklaşarak, Kur’an’a teslim olarak okumayı gerekli kılar. Kur’an’ın anlaşılamayacağı önyargısından ve Kur’an’a yönelik yanlış inançlardan kurtulmayı şart koşar.


Şayet bildiklerimizden vazgeçmemek adına, “imanımız tehlikeye düşerse” ya da “ya hataya düşersek” endişesiyle ezberlerimizi bozmazsak, asıl hatayı o zaman yapmış oluruz. Kur’an’ın bize bildirdiğine hakkıyla kulak vermezsek, yanılgılardan ve hatalardan kurtuluş mümkün değildir. Oysa Kur’an, aklını ve kalbini kendisine teslim edenlere bir kurtuluşu müjdelemektedir. O halde yapmamız gereken, aklımıza ve kalbimize Allah’ın vahyinin yol göstermesidir; imanımızı, İslam düşüncemizi, şahsi, ailevi ve toplumsal hayatımızı Kur’an’ın yeniden sağlam ve sahih temeller üzerinde inşa etmesine müsaade etmemizdir.


Kur’an Allah’ın ipidir. Kurtuluş ancak onunla iledir. Bunun için hep birlikte Kur’an’a sımsıkı tutunmamız gerekir. Başka kitapları temel kaynak kitap kabul edip, o kitaplar ışığında Kur’an’a bakanlar, Kur’an’ı anlamak istedikleri gibi görmektedirler. Olması gereken Kur’an’ı temel kaynak kitap haline getirmek, aklımızı, kalbimizi, iman ve amellerimizi onunla beslemektir. Aksi takdirde sahih ve net bir din anlayışına, doğru bir Allah, Peygamber ve Kitab tasavvurlarına, sağlam bir inanç temeline, arındıran ve ıslah eden bir amel/mücadele yöntemine kavuşmamız mümkün değildir...


Dönüşümüz Kur’an’a olmalıdır, Kur’an ile olmalıdır. Kitabı terk edenlerin sonu hayırlı değildir. Kitabı terk etmek ise ısrarla belirttiğimiz gibi onu okumamak, anlamamak ve yaşamamaktır. Kur’an ile Hz. Peygamber(sav)’i birbirinden ayrı düşürenler, Kur’an ayetleri ile Hz. Peygamber’in uygulamalarını tek tek ele alarak, ne kitabın ne de sünnetin bütünlüğünü, uyumunu ve birbiriyle olan irtibatını kuranlar, dini anlama ve yaşama çabasında sahih sonuçlara ulaşamazlar.


Kuran ile arınmak; nefsimizi, hayatımızı, yakın çevremizi, dost ve düşmanlarımızı Kur’an’ın mesajlarıyla tanıştırmak zorundayız. Kur’an’ın anlaşılmasındaki ve yaşanmasındaki iç ve dış engelleri ortadan kaldırmak, insanları yeniden ve daha doğru usullerle Kur’an ile buluşturmak gerekiyor. İnsanların Kur’an’ı anlayamayacağını, onu anlamak için “onlarca ilim öğrenmek, binlerce sayfalık bir külliyatı su gibi içmek ve a’dan z’ye herşeyi bilmek gerekir” diyenlere inat Kur’an’la tanışmalı, buluşmalıyız. Yine ve yeniden... Bıkmadan, usanmadan.


Samimi bir niyetle ve anlamak maksadıyla tekrar tekrar okudukça daha iyi, daha çok anlayacağız. Çünkü bunu bize Rabb’imiz söylüyor. Rabb'imiz Kur’an “apaçık” ve “anlaşılır” derken, onu “kolaylaştırıdığını” söylerken, “anlamak için” gönderdiğini bildirirken, üzerinde “düşünmemizi” isterken ve hayatımızda vahyin şahitliği yapma sorumluluğunu yüklerken, Kur’an’ı “anlaşılmaz ya da anlaşılması zor” görenler, Allah’ın ayetleriyle düştüğü çelişkiyi kabul etmek yerine “ama” ile başlayan cümleler sıralayarak neyi koruduklarını düşünmektedirler?


O halde bu konuyu daha fazla detaya boğmaya gerek duymadan; yol gösteren, hidayet ve şifa kaynağımız Kur’an’ dan, son bir ayet, zikr, hatırlatma ve öğüt ile konuyu tamamlayalım:


“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı tutunun ve birbirinizden kopmayın. Ve Allah’ın size verdiği nimetleri hatırlayın: Siz birbirinize düşman iken kalplerinizi nasıl uzlaştırdı da O’nun lütfu ile kardeş oldunuz; ve ateşli bir uçurumun kenarında [iken] sizi ondan [nasıl] korudu. Bu şekilde Allah mesajlarını size açıklar ki hidayet bulasınız.” (Al-i İmran, 103)

#

GENEL BİLGİLER

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve - Adapazarı, Adapazrı Geyve Otobüs sefer tarifesi. Geyve otobüsü kaçta kalkıyor? Adapazarından son Geyve Otobüsü, Sefer tarifesi, geyve koop otobüs