AİLEDE İLETİŞİM
İletişim, kişiler arasında duygu, düşünce, haber ve bilgi aktarımıdır.
İletişim sadece sözle olmaz; yazıyla, hareketlerle, Jest ve mimiklerle de iletişim kurulur ve desteklenebilir. Hatta bazen jest ve mimikler, hareketler daha etkili olur. Çoğu zaman bir bakışın, bir duruşun, bir oturuş şeklinin… anlamı vardır. Buna, beden diliyle iletişim denir.
Sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir yaşam, güzel, samimi, yapıcı ve olumlu iletişimle mümkün olur.
Aile, anne – baba ve çocuklardan oluşan, biz duygusu taşıyan, toplumun temeli olan, birincil gruptur. Aile, toplumun temelidir; üyeleri için ve toplum için kutsaldır. Toplumda ailenin yerini doldurabilecek başka bir kurum yoktur.
Devletler, öneminden dolayı aileyi koruyucu kanunlar çıkarırlar. Çünkü devletlerin ve toplumun devamı, aile bağlarına bağlıdır. Ailelerde problem varsa toplumda problemler (toplumsal sorunlar) oluşur. Aile yıkılır veya aile bağları koparsa toplum çözülmeye ve çökmeye yüz tutar; toplumun ve bireylerin geleceğine yönelik kaygılar artar. Aileyi korumak ve devamını sağlamak devletin ve toplumun bekası için oldukça gereklidir.
Aileyi kurmak kolay, sürdürmek zordur; çünkü aile birlikteliği sabır ister, hoşgörü ister, emek ister, fedakarlık ister. Ailenin mutluluğu, huzuru ve devamı, öncelikle anne ve babaya, anne ve babanın tavırlarına bağlıdır.
Aile içinde sevginin, işbirliğinin, huzurun ve birlikteliğin sağlanması ve pekiştirilmesi, aile içi olumlu iletişimle mümkün olur. Aile bağları olumlu, güzel iletişimle daha da güçlendirilip, geliştirilebilir. Ailedeki güzel/ olumlu iletişimin, özellikle çocukların gelişimine, başarısına, ruh sağlığına ve mutluluğuna katkısı çoktur.
İnsanın olduğu her yerde problemler olabilir; bu, gayet doğaldır. Problemler sabırla, hoşgörüyle, fedakarlıkla, iletişimle çözülür. Ailede de problemler olabilir. Aile içi problemlerin çözümü için kısa, etkili ve pratik bazı önerileri şöyle sıralayabiliriz:
-Duygu ve düşünceler, eksik ve hatalar, abartılmadan ortaya konulmalıdır. Eksikler ve hatalar sabır, anlayış ve hoşgörü ile, yardımlaşarak giderilmeye çalışılmalıdır. Şikayet etme ve sızlanma, sorun çözmez.
-Karşılıklı kişilik hakları ve saygı gözetilmeli, kırıcı ve yıkıcı olunmamalıdır. Aile fertlerinin de ‘‘kul’’ olduğu hatırlanmalı, kul hakkı çiğnenmemelidir! Sevgi ile kurulan aile, saygı ile devam ettirilir.
-Olumlu, yapıcı, iltifat edici, uzlaşmacı dil kullanmaya özen gösterilmeli; olumsuz, yıkıcı, kırıcı ve suçlayıcı dil terk edilmelidir. Yabancıya gösterdiğimiz sabrı, aile üyelerine de göstermeliyiz.
-Doğru bile olsa sert söz, kırıcıdır, inciticidir, üzücüdür. Sert sözler ve tavırlar, yapıcı değil yıkıcı, küstürücüdür; bundan kaçınmak gerek! Sözlerimizi olumlu ve yumuşak bir üslupla söylersek daha etkili olur. Ne söylediğimiz kadar nasıl söylediğimiz de önemlidir.
-Kimse, kimseyi başkasıyla kıyaslamamalıdır. Kimse, kendisinin başkasıyla kıyaslanmasından hoşlanmaz. Kıyas yapmak, genellikle fayda sağlamaz; kalpleri soğutur, kin ve düşmanlık üretir.
-Karşıdaki insan, iyi/ sabırla dinlenilmelidir; dinleme eksikse veya yoksa anlama ve anlaşma mümkün olmaz. Yabancıları dinlediğimiz kadar/ onlara ayırdığımız vakit kadar aile üyelerini de dinlemeli, aile üyelerimize de vakit ayırmalıyız. Hatta yabancılardan ziyade aile fertlerinin dinlenmesi daha önemlidir. Bazen yabancıya verdiğimiz değeri ve ayırdığımız vakti, ailemize vermiyor, ayırmıyoruz; bu, hatadır.
-Televizyona, internete, sosyal medyaya, arkadaşlara değil aile üyelerine daha fazla vakit ayrılmalı, aile üyeleriyle daha etkin, daha hoş vakitler geçirilmeli; buna gayret edilmeli ve bunun için fırsatlar oluşturulmalıdır. Aile fertleri, televizyonu veya başkalarını değil birbirlerini daha çok dinlemelidir; televizyona veya internete (bilgisayara, cep telefonuna) değil aile fertlerinin yüzüne çokça ve hoşça bakmak gerekir.
-Ailenin birlikte yapabileceği etkinlikler (birlikte kitap okuma, akşam yemeğini veya kahvaltıyı birlikte yapma, birlikte oyun oynama, hep birlikte komşu veya akraba ziyareti yapma vs) olmalıdır. Bu etkinlikler aile üyeleriyle birlikte, ortaklaşa planlanmalıdır. Ailenin birlikte yaptığı etkinlikler, aile bağlarını ve birlikteliği pekiştirecek, kaynaştıracaktır.
- Eşimizin veya çocuğumuzun bizi mutlu edecek davranışlarda bulunmasını beklerken/ beklemekten ziyade biz de onları mutlu edecek davranışlarda bulunmalıyız. Örneğin yapılan yardımlara, fedakarlık ve hizmetlere teşekkür ve tebessüm etmek gerekir. İltifat, tebessüm ve teşekkür, yapılan olumlu işlerin devamını sağlar, mutluluk verir.
- Eşinize değer verir ve sevgi gösterirseniz bundan en çok çocuklarınız mutlu olur; bunu, asla unutmayın. Çocuklarınızı mutlu edin, onlar misafir. Gerçi, dünyada hepimiz misafiriz.
- Eşler arasındaki tartışmalar, en çok çocuklara zarar ve acı verir; en çok çocukları mutsuz ve huzursuz eder; çocukların özgüveni kaybolur, gelecek kaygısı artar ve okul başarısı düşer. Kendi yaptıklarınızla çocuklarınıza zarar vermeyin.
- Kendinizi değiştirebilirsiniz; siz değişirseniz, başkaları da değişir, hayat değişir, dünya değişir. Siz değişirseniz, başkalarının da değiştiğini, değişmeye başladığını görürsünüz.
-Herkes, ektiğini biçer; güzellikler/ iyilikler ekelim, güzellikler/ iyilikler biçelim.
Ailemiz, her şeyin en güzeline layıktır; buna yönelik çabalar geliştirmeliyiz. Mutlu bir aile, bu dünyanın cennetidir.
Hz. Muhammed buyuruyor ki, ‘‘Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır’’, ‘‘Aile fertleri için yapılan harcamalar, sadakadır’’, ‘‘Sana nasıl davranılmasını istiyorsan sen de başkalarına öyle davran.’’ Onun sünnetine uyalım. O, ailesine el kaldırmadı, öf bile demedi.
Mutlulukla!
#aile #iletisim #mutluluk