Sözler, ihtiyaçlar ve beklentiler
İki ana girişi olan hastanenin yanındaki, Ana Sağlık ve Çocuk Hastanesinin önünde bulunan banklardan birine bir süre oturdum ve etrafa baktım.
Bu iki hastanemizin önünde bulunan alanda hastanelerde işi olan insanlarımız ve hastane çalışanlarına ait araçlar vardı. Yüzlerce araç kendince bir düzen içerisinde duruyordu.
Bu alana girenler çıkanlar, kimisi de otoparkın içerisinde kendisine yer arayan hareket halinde olanlar. Ayrıca alan mevcut araçları kaldırabilecek kapasiteye de sahip değildi. Bu alanın bir disipline, bir düzene ve intizama ihtiyacı var dedim içimden.
Herhalde bu iç sesi belli bir süredir hastanelere yolu düşen birçok insanımız içinden geçirmiş olmalı ki; bu alana yapılması planlanan katlı otoparkın görselleri paylaşıldı yerel medyada.
589 araç kapasiteli olacak olan otopark üç katlı olacak ve alanı derleyip toparlayacak. Belki de Adapazarı’nın en önemli sorunlarından birisi daha, böylece çözüme kavuşmuş olacak. Hastanelere gelen insanlarımızda araç park sorununu düşünmeyecekler.
Bununla ilgili olarak şunları söyledi Başkan Ekrem Yüce : “28 Aralık Salı günü ihalesini gerçekleştireceğimiz katlı otopark projemizi 4 bin 561 metrekare arsa alanı üzerinde hayata geçireceğiz. Araç kapasitesinin 589 olacağı projemizde diğer tüm gereklilikler de yer alacak. Hastane bölgesinde yaşanan park sorununa köklü çözüm sağlamış olacağız inşallah ”.
Yerinden yönetimin gücü
“Ekini biçemiyorsan orağın kör olabilir” der bir atasözümüz. Durduk yerde, hiçbir sebep olmadan, kendiliğinden olmuyor hiçbir şey. Bir şeyler başka bir şeyleri tetikliyor ve insanların ihtiyaçları beklentileri umutları ve hayalleri değişebiliyor, artabiliyor ya da eksilebiliyor.
İşte buna hazırlıklı bir idare ve yönetim tarzının da, her zaman hazır olması gerekir. Öncelik sıralamasını doğru yapmış, kendi kaynak ve imkânlarının farkında olan bir yönetim ile insanların ihtiyaç ve beklentilerini karşılayabilmek de daha imkânlı hale gelir.
İnsanlık bugün yapay zekâ ile yapılabilecekleri tartışan dijital bir çağ yaşıyor ve ihtiyaç ve beklentilerde buna göre değişkenlik gösteriyor.
Herhangi bir önyargı taşımadan, rasyonel bir bakış açısıyla, neyin ihtiyaç olduğu, neyi, ne zaman ve nerede yaparsan toplumun huzur ve barışına bir katkı sağlanabileceği, idare ve yönetim mekanizmalarının başarması gereken bir konu.
Bu konuda da, şöyle bir etrafa bakmak, durum değerlendirmesi yapmak, eldeki imkânları gözden geçirmek, ilk başta yapılması gereken şeyler.
“Biz bize yeteriz” den “biz insanlık için varız” a
Bir aralar bir slogan vardı “biz bize yeteriz” diye kelimelere dökülen. Bakıldığında; bir konsolidasyon sağlayan, bir bütünlük hissi veren, özgüven temin etmeye katkı yapan bir sözdü bu.
Ancak; uzun vadede, insanı ve toplumları içe kapatan, dışarıya karşı göz ve kulaklarını kapatan bir takım duygulara da sebep olabilecek bu söz yerine “biz insanlık için varız” gibi bir sözü hakim kılmak, hem kendimiz açısından, hem de topluma sunacağımız umut açısından da çok daha verimli sonuçlar doğuracaktır.
Mevcut sorunları rasyonel bir bakış açısıyla belirleyip ve belirlenen bu sorunlara yine rasyonel çözümler üretmenin yolları aranmalıdır.
İnsanlık bugün ve hatta her gün bir değişimin eşiğinde. İyilikler çeşitlendiği gibi kötülükler de çeşitleniyor.
Temel insani değerler perspektifinden güç alarak ya da bunları referans alarak hareket edenlerin; ( birey-aile-yerinden ve merkezi yönetimler) adımları çok daha sağlam ve kalıcı olacaktır.
Sınanmaktır insanı insan yapan
Yapıp edilenler, söylenen sözler, ortaya konan iş ve eylemler, hep bir sınanmanın sonucudur. Bir sonraki yazımızda daha derinlikli ele almaya çalışacağımız bu konuya giriş yaparak yazımıza nihayet verelim.
Neyle sınandığımız, neye karşı sınandığımız ve ne için sınandığımızın bilincinde olup; hayatını ve bulunduğu konumu bu bilinçle dolduranlar insanlığın yüz aklarıdır.
Ve geleceği kuracak olanlar da; Heidegger’in dediği gibi “her şeyin sınanmaya ihtiyacı vardır” bilinciyle hareket edenlerdir.
Selametle kalın.
Abdullah Kahya Adapostası
30 Aralık 2021
#otopark #hastane #ekrem-yuce