Haini ne bol bir ülkede yaşıyoruz!
Türkiye’de son yıllarda müthiş bir “hain” enflasyonu yaşanıyor. Ellerindeki damgada “hain” yazanlar, kendileri gibi düşünmeyen herkesin isminin üstüne canının istediği gibi “hain” mührü basabiliyor, toplumu “vatanseverler” ve “vatan hainleri” şeklinde kamplaştırıbiliyor.
Bugün hızla denizin ortasındaki fırtınaya doğru sürükleniyorsak, bunun suçu, kendisini geminin tek sahibi görüp, gerisini toptan hain ilan edenlerindir. “Vatan, millet, devlet” adına konuştuğunu söyleyip, kendisinden görmediği herkesi ezmeye çalışanlar, “vatan elden gidiyor” diye diye masalarda bayrak ve silah üzerine yemin ederek, nasıl bir fitneye yol açtıklarını göremeyecek kadar sapkın bir haldedir.
Bu sapkınlığı biraz irdeleyelim: Siz birine “hain” dediğinizde, onu tamamen yok edilmesi gereken bir düşman ilan etmişsinizdir. Hareketlerinize, yok etme arzunuz yön verir. “Ya bendensin, ya düşmanım” paranoyaklığı, etrafınızda bir sürü hain olduğu zannına kapılmanıza yol açar. Bu zan, hıncınızı ve öfkenizi beslerken, akıl ve izan sizin limandan çoktan demir almıştır.
Kendisi gibi düşünmeyenleri, Anadolu denizinde boğmakla tehdit edecek kadar haddini aşan bu zihniyet; ülkeyi nereye sürüklediğini de görmüyor. Halka açık bir yerde alkol almak yasaklandığı diye birileri, bir elde Nutuk bir elde şarap ile laiklik merasimi yapıyor. Karşı çıkınca sizi “hainlik”le suçluyor. Muhalif basından bir gazete ya da dergiyi okumak sizi potansiyel “hain” yapıyor. Resmi tarihi ve ideolojiyi eleştiriyorsanız, “hain” oluyorsunuz. Özgürlük ve adalet talep ettiniz ama bu beğenilmedi, yine “hain”siniz!
Fikri olmayanların yargısız infazına uğramışsanız, ne deseniz, artık ne yapsanız boş... Üstelik size “hain” sıfatı yakıştırılınca; herkes, size dilediğini gibi hakaret ve muamele etme hakkına da kavuşmuş oluyor. Sokak ortasında öldürülseniz, “Cinayet milliyetçi hisselerle işlenmiş olabilir” gibi resmi ağızdan bir açıklamayla katiliniz mazur gösterilebilir. Ya da katilleriniz “vatansever-kahraman” oluverir, posterleri basılır bayrak önünde... Kavramların böylesine ucuzlatılması, son derece tehlikeli bir durum arz etse de; bu tutum giderek yaygınlık kazanıyor.
“Vatanseverlik” ya da “milliyetçi hisler” adına “milis” kuvvetler olarak örgütlenen yapılar bugün coğrafyamızı kuşatıyor, tehdit ediyor. Her gün başka bir yerden farklı haberler geliyor. “Hain var” çanları çalanlar “kahraman” olarak ortaya atılmaya hevesliler. Bir nevi Kurtlar Vadisi sendromuna kapılmış gidiliyor. Kimse hak ne, haklı kim, adalet nasıl sağlanır diye sormuyor. Bu düzeni bu hale kim getirdi diye durup bir düşünmüyor. Karşı çıktığı kişi neyi neden istiyor diye sorup araştırmıyor.
Kör ve şuursuz bir kitleselleşme, başıboş hayatları kahramanlığa yükseltme hevesleri, kısa yoldan güce kavuşma rüyaları, iktidardan nimetlenme planları derken, hayat giderek boğucu bir atmosfere kapılıyor. Karanlıktan nemâlananlar, özgür ve adil bir gelecek istemiyor. Menfaatleri ve sömürü düzenleri sarsılmasın diye ise insan hayatını dahi umursamayan işler yapıyor. Oysa tarih adaletten zulme sapanların hüsranlarıyla doludur, ifsad düzenlerinin helakıyla... Keşke biraz kitap okuyup, Allah’ın akletmek için verdiği beyinlerini biraz kullansalar da bilseler!
#