Nur Olun

Kurbağalı Masalcı

Alıp öyle bir yerleştirirsiniz ki içinize kimseden tek bir zerre bırakmaz orada. Her yerde olur, her şeyde olur, kaplar, kaplar, kaplar, nefes alacak yer bırakmaz. Güneşiniz olur, gümüşünüz olur. Öyle ki haddi aşarsınız ve siz kendinizden taşarsınız. Sığınacak bir liman ararsınız. Yine Rabbinizin güvenli limanlarından başkası paklamayacaktır sizi bilirsiniz. Ondan bir çıkar yol istersiniz ve tüm gemileri yakmazsınız belki ama o gemilerin olduğu limanları terk edersiniz nihayetinde.

Rabbinizin limanları sizi tüm şefkatiyle karşılar yine. Alır sarıp sarmalar yaralarınızı. O kanayan yaralarınıza öyle bir derman olur ki siz anlarsınız ki her haliniz aslında Onun size bahşettiği bir haldir. O sizden tüm putlarınızı kırmanızı beklemektedir. O sizden her yolu bırakıp her sevgiden vazgeçip önce Ona koşmanızı beklemektedir. Biz ki haddi aşarız her halimizle. O ise der ki “Kulum senden muradım kalkman ve Bana tövbeyle gelmendir”. Öyle bir tövbe ki tüm hücrelerinle hissetmeli tüm ruh tanelerinle hemhal olmalısın.

Der ki bize:

Aşılmış ve aşılmamış tüm hadlerin tüm limanların güneşin gümüşün hepsinin sahibi benim. Ben senin Rabbinim. Sakın Benden başkasına bel bağlama. Sevgide Benim önüme kimseyi geçirme. Sakın Bana ortak koşma. Ortak koşma ey kulum çünkü Ben seni her yaratılmışın sevgisinden özge seviyorum. Ben senin için hayırların içinde en hayırlısını diliyorum.

Sana imtihan vereceğim; düşeceksin sabret, başaracaksın tevazuunu takın, güleceksin şen tebessümlerle sakın şükrü bırakma, hasret çekeceksin için için sakın isyan etme, küçük düşürecekler mühim olanın katımdaki değerin olduğunu hatırla, övüp yükseltecekler Ben lütfetmesem acizin tekisin unutma, kulağına üfleyecek o melun birçok lafı güzafı sakın ona kanma… Bana gel yani ey kulum, Bende kal.

Bana öyle bir gel ki ey kulum Ben sana rahmetimin en ince haliyle lütufta bulunayım ve Seni alayım Benim sönmeyen nurumun yılmaz bir eri yapayım.

Bana öyle bir gel ki ey kulum sana dünyanın ne kadar boş olduğunu idrak ettireyim ve tüm bu idrake rağmen sana dünya nimetlerinden de en güzellerini vereyim.

Bana öyle bir gel ki ey kulum Ben senin dilinle senin elinle sayısız gönülde taht kurayım ve hiç umulmayan taşlardan cevherler yaratayım.

Bana öyle bir gel ki ey kulum Ben senin neslinden salih ve salihalar yollayayım dünyaya ve onlar senin dünya üzerindeki sönmeyen meşalelerin olsunlar.

Bana öyle bir gelin ki ey kullarım Ben sizin bütün putlarınızı yerle yeksan edip size kalbi mühürlenmişlerden münezzeh bir hal vereyim ve siz onunla iki dünya saadetini avuçlayın.

Bana gel ey kulum, Bana gelin…

Gelin ki nur olsun ömrünüz. Gelin ki nur olun.

Gelin ki sonsuz rahmet ve bereketimle sarıp sarmalayayım sizi. Gafur isminle affedeyim. Rahim ismimle merhamet edeyim.

…

O’na gidelim ey kardeşlerim ve O’nda kalalım. Gerisi gelecektir zaten.

O’na emanet.