Aramak ve Anlamak

Aramak ve anlamak

Bir konu hakkında bir şeyler söylemek bir öncelik sıralamasıdır.En başta seçilen konudur öne alınan.Kişi belki binlerce konu arasından o konuştuğu gündeme getirdiği konuyu seçmiştir.O an için pekala başka bir takım konular hakkında da bir söyleyebilecekken o kendince önemli gördüğü konu hakkında konuşmaktadır.Görülen duyulan hissedilen olarak işin bize yansıyan yüzüdür bu.Öncelemedir yani.İnsan için hep böyledir aslında.Birileri bir şeyler söyler bizler duyarız yada biz bir şeyler söyleriz başkaları duyarlar.

İşte insanın insana duyduğu yada duyacağı güvenin ilk aşaması buradan başlatılabilir.Zira durduk yerde hiçbir sebep yokken söz söz olupta çıkmaz ağızdan.Mutlaka öyle veya böyle bir sebebe dayanır.Zaten sözleri anlamlı kılan da dayandıkları sebeplerdir.Kim bilir nerelerden geçerek bize ulaşırlar sözler.Hangi zorlukları göğüslerler hangi hafifliklerden sonra dökülürler kim bilir.Hangi sevinçler kelimeleşip bir cümlenin orta yerinde dururlar.Hepsianlaşılırdır hepsinde kendine göre bir yaklaşım üslubu görülür.

Söze verilen değer saygıdan anlaşılır.Saygı ise gönül işidir.Gönülde bir titreme bir ürperti bir içtenlik ile tarif bulur.İnsanlara duyduğumuz sevgi aşk kin nefret merhamet şefkat gibi duyguların hepsi aslında o insanlara değil o insanların temsil ettikleri söz eylem bütünlüğünedir.Hangi eylemsel örnekliği sergiliyor isek ona ait sözleri konuşur dilimiz.Birbirine geçmiş birbiriyle bir bütün olan şeylerdir bunlar.Söz özgürlüktür.Özgür düşüncenin ürünü olmalıdır.Bir takım şekilsel boyutlara hapsolmuş materyalist felsefenin ürünü olan sözler kısıtlıdır.Görmediğine inanmaz masal der kulak arkasına atar önemsemez Yahudileşir bir anlamda.

İşte sözler kazanılmış kimliğe göre sıralanırlar.Her dağa kar yağar fakat her kar her dağa yağmaz.Dağın durumuna göre düşer kar taneleri.Fakat her dağa uygun bir yağış şekli mutlaka vardır.Devir daim eder her şey etrafımızda.Ağzımızdan çıkan sözler gibi.Söz sorumluluktur.Önce heybetli bir dağ olduğumuzu bilmek sonra da bu dağa uygun karları çağırmaktır dağların sahibinden.

Anlaşılamayan söz anlamı kavranamayan söz yoktur.Anlaşılmak istenmeyen anlamı kavranmak istenmeyen söz vardır.Gerçekten anlayamıyorlarsa bugün insanlar sözleri anlamak istememelerindendir.Aksi takdirde üzerlerine bir sorumluluk yoktur.

Şimdilerde söz nasıl biliyor musunuz?Kedilerin hoyratça oynayıp durdukları bir yumak gibi karmakarışık bir oyun gibi. Birbirine girmiş ucu başı belli olmayan adeta baş belası bir durum gösteriyorlar.İpin ucunu bulmadan tekrardan o yumağı toparlamak imkansızlaşıyor.İpin ucunu aramak lazım.Bitmeyen bir gayretle gözleri kör edercesine bir arama faaliyetini hakim kılmak lazım.Karşılıksız ve önyargısız aramak lazım.Çünkü aramak ile anlamak aynı pınardan fışkıran iki su gibidir.Ya da aynı kaynağa dökülen aynı havuza inen iki mütevazi dere gibidir aramak ve anlamak.

Bugün anlamadıklarını söyleyenler ve bunu bilerek ve isteyerek yerine getirenler masum bir aramak özleminin alevini içlerinde yakmayanlar yanık tutmayanlar ya da üzerine faydacı ilişkilerin kirli suyunu boşaltarak o alevi söndürenlerdir.