SAÜ Özel Eğitim Bölüm Başkanı İle Röportaj
Geyve Haber muhabiri Emir Dolunay Otizm haftası dolayısıyla Sakarya Üniversitesi Özel Eğitim Başkanı Fidan Özbey'le röportaj gerçekleştirdi.
Emir DOLUNAY: Sayın Hocam kendinizi tanıtır mısınız?
Fidan ÖZBEY:Ben öğretim görevlisi Fidan Özbey.
Sakarya Üniversitesi Özel Eğitim Bölüm Başkanıyım. Ankara Üniversitesinde doktora çalışmalarım halen devam etmektedir. Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Zihin Engellilerin Eğitimi Ana Bilim Dalında ekip arkadaşlarımla birlikte özel eğitim öğretmeni yetiştiriyoruz. Bölümümüz 10 yıl önce açıldı ve mezunlarımız zihinsel yetersizliğe sahip çocuklar ile çalışmaktadırlar.
Emir DOLUNAY: Otizm hakkında herkes bir şeyler söylüyor siz Özel Eğitim Bölüm Başkanı olarak otizmi nasıl tanımlarsınız?
Fidan ÖZBEY: Otizm 3 yaşından önce ortaya
çıkan, ciddi sosyal etkileşim ve iletişim bozukluğuna ek olarak , göz kontağı kuramama, ortak dikkat sağlayamama, tekrarlayan davranışlar, dil ve algısal sorunlarla kendini gösteren gelişimsel, nörobiyolojik bir bozukluktur. Bu formal bir tanım.
Ben basit bir benzetme ile otizmi “üzerine cam
faunus kapatılmış çocuklar” olarak nitelendiriyorum… Tuhaf bir benzetme gibi gelebilir ama; çocuk sizi duymak istiyor, görmek istiyor, sizinle iletişim kurmak istiyor fakat bunları yapamıyor… arada görünmeyen bir engel
var. O camı kırıp size ulaşamıyor..
Emir DOLUNAY:Son yıllarda otizm kelimesini çok duymaya başladık neden? Sebepleri
nelerdir acaba?
Fidan ÖZBEY: Üzülerek söylemeliyim ki bundan 5 yıl önce
derslerimde otizmin yaygınlık oranını her 500 çocukta 1 olarak anlatırdım.. Bu sene derslerimde bu oranı her 150 çocukta 1 olarak anlatıyorum. Çok üzücü bir artış.
Nedenlerine ilişkin araştırmalar sürmektedir. Üzerinde durulan nedenler arasında, genetik faktörüler, çevresel faktörler ve beyin işlevlerindeki anormallikler yer almaktadır.
Ancak tek bir neden üzerinde durmak yerine , uzmanlar bir çok nedenin bunda etkin rol alabileceğinden bahsetmektedir.
Tıp dünyası otizmde nedenlere odaklanmakta ve bu konuda
araştırmalar sürmektedir ancak ne yazık ki henüz otizm önlenememektedir. Madem
ki günümüz itibari ile önlenemeyen bir durum otizm, o halde otizm belirtilerinin azaltılmasına yönelik özel eğitim programlarına yoğunlaşmak zorundayız. Çünkü otizm bir hastalık değildir, dolayısıyla tedavisi de yoktur.
Ancak özel eğitim müdahaleleri ile topluma uyum sağlayabilen bireyler olmalarını hedefleyen çalışmalar güzel örneklerle sonuçlanmaktadır.
Emir
DOLUNAY:Her ‘’tuhaf’’ olan otizmli midir?
Fidan ÖZBEY: Otizmi tuhaf olarak adlandırmak
bence yanlış olur, tuhaf olan toplumun bakış açısı… zira otizm tuhaflıktan ziyade bir farklılıktır. Farklı gelişen bireylerdir otizmli bireyler.. davranış örüntüleri farklı, iletişim kurma yolları farklı, sosyal etkileşimleri farklı,
dil kullanımları farklı, ilgileri farklı…
Bir çocuğun otizmli olarak tanı alabilmesi için bazı otizm belirtilerine sahip olması gerekir. Otizmli çocuklarda yaygın görülen bu belirtiler arasında şu davranışlar yer
almaktadır:
Göz kontağı kurmada sınırlılık,başkalarının yaptıklarına karşı ilgisizlik , akranlarıyla etkileşimde isteksizlik ve yetersizlik , kendi kendine olma eğilimi fiziksel dokunma, jest, mimik, gülümseme gibi sözel olmayan iletişim biçimlerini kullanmada sınırlılık,hayali oyunlar oynamada sınırlılıklar, dil becerilerinin gelişiminde yetersizlik ,vücut dili kullanımında sınırlılık, zamirlerin özellikle “ben”
zamirinin doğru ve yerinde kullanımında sınırlılık , takıntılı ve Sıra dışı davranış örüntüleri , hareket eden nesnelere aşırı ilgi göstermek, ilgi duyduğu
konularla ilgili ince ayrıntıları anımsamak, sıradışı el hareketleri, belli düzen ve rutinlere ilişkin aşırı ısrarcılık, kendine ve başkalarına zarar verici davranışlar göstermek, görsel, dokunsal ya da işitsel uyaranlara karşı aşırı hassasiyet göstermek vb.
Emir DOLUNAY:Otizmle ilgili erken tanı ve özel eğitimle ilgili neler söylersiniz?
Fidan ÖZBEY:Otizmde erken tanı ve erken müdahalenin önemini
vurgulayan pek çok araştırmaya ulaşmak mümkün. Ne kadar erken fark edilir ve tanılanırsa o kadar erken müdahalede
bulunmak mümkündür. Müdahaleden kastım yalnızca tıbbi değil, eğitsel
müdahalelerden; özel eğitim desteğinden bahsediyorum. Erken tanı , yapılması
planlanan özel eğitim çalışmalarında daha erken ve daha çok yol almak demektir.
Özel eğitimde temel hedef otizmli bireyleri bağımsız yaşama hazırlamaktır.
Hazırlanan erken müdahale programları da bu amaca yönelik olarak hazırlanmakta
ve uygulanmaktadır.
Otizm fırsata dönüştürülebilir mi örnekler var mıdır?
Fidan ÖZBEY: Otizmin ; otistik bozukluk, rett sendromu, çocukluk dezintegratif bozukluk, asperger ve atipik otizm olmak üzere 5 farklı türünden bahsedebiliriz. Her otizm türünün kendine has farklı özellikleri vardır. Bunlar
arasında özellikle aspergerli çocuklarda görülen ilginç yetenekler ve yeterlilikler dikkat çekebilmektedir.
Örneğin kendi kendine okuma yazma öğrenme, farklı sanat yetenekleri, ilginç hesaplama yetenekleri, ilgilendikleri konuda derinlemesine bilgi sahibi olma vb. davranışlar sergileyebilirler. Otizmli bireylerde tıpkı normal bireylerde
olduğu gibi ilgi ve yetenekleri yönünden değerlendirilip ilgili ve yetenekli oldukları alanlarda daha profesyonel destek verilmesi suretiyle onlar da topluma kazandırılabilmekte hatta bu konuda normal gelişim gösteren bireylerden
daha başarılı oldukları durumlara da rastlanmaktadır. Bu noktada önemli olan otizmli olsun ya da olmasın her çocuğun yeterliliklerinin ve ilgilerinin yakından takip edilmesi, ve bu doğrultuda eğitim öğretim çalışmalarının
zenginleştirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Emir DOLUNAY: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Fidan ÖZBEY: Ben bütün sınıf ve branş öğretmenlerine sizin vasıtanızla bir mesaj göndermek istiyorum. Otizm sadece özel eğitim öğretmenlerinin ilgi alanındaki bir grup olarak görülmektedir. Ancak bunun aksine otizmli bireylerin normal akranları ile normal sınıfta kaynaştırma yoluyla eğitim almaya hakları vardır. Bu konuda pek fazla olumsuz tablo ile karşılaştım; öğretmenler otizmli öğrencileri sınıflarına kabul etmek istemeyebiliyorlar. Okul yönetimleri otizmli çocukları okullarına almak istemeyebiliyorlar. Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözünü hatırlatma gereği
duyuyorum. “Eğitimde feda edilebilecek tek bir fert bile yoktur” Otizmli çocuklarımızı toplum olarak
okullarımızda, marketlerde, işyerlerinde, çarşı-pazarda, toplu taşıma araçlarında dışlamayalım. Okuldan sonra “ayrıştırılmış bir dünya” yaratamıyoruz biz bu çocuklarımıza.. o halde “okulda ayrıştırma” niye? Tüm gelişmiş ülkeler okullarda kaynaştırmayı benimserken benim ülkemde halen “bu öğrenciyi sınıfımda istemiyorum” ayrıştırması ziyadesiyle üzücü..
Emir DOLUNAY:Geyve Haber adına teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim. Sizin aracılığınızla
otizmi insanlara kısmen tanıtma imkanı buldum..
GeyveHaber