Diriliş Postası – Hakan Albayrak ve Selahaddin Eş

Ali ARICI

28 Şubat’ta çıkacak olan gazetenin ismi Diriliş Postası.

Selahaddin Eş ağabey gazete çıkartma arifesinde kendisini ziyaret eden Hakan Albayrak’a iadeyi ziyaret yapacağını söylemişti. Dün Emir Eş’le birlikte ziyarete eşlik ettik. Güneşli’de kiralanan gazete binasının kapısında çok içten bir yaklaşımla karşılandık. Ama dönüşte müthiş bir kar fırtınasına yakalandık. Bereket ki ziyaretimizdeki muhabbetimiz oldukça sıcaktı ve kar fırtınasına rağmen o sıcaklık soğuk, kar tipili ve tıkanık yollarda bize yardımcı oldu.

Albayrak kısaca bizlere yapmak istediklerini anlattı. Gazetenin görsel tasarımı tatmin edici düzeydeydi, zaten örnek baskılar da yapılmıştı. Biz de gazetenin içeriği, sürdürülebilirliği, ekonomik yeterliliği gibi konulara yöneldik. Gazetenin ilgi toplayıp toplamayacağı sorusuna karşılık Albayrak çıkarttığı son deneme sayısında "Piyasanın eski gazeteleri kaldırabildiğini bile düşünmüyoruz" cevabını veriyor; mevcut gazetelerin tıkış tıkış ve karman çorman olduğunu belirtiyordu.

Zaten mevcut gazeteler ne Afrika Açılımı’nın muhtevasını ve analizlerini yansıtabiliyor; ne de "dünya beşten büyüktür" çıkışını, Ortadoğu Devrimlerine yaklaşım boyutunu, sosyal çevrenin önünü açma kazanımlarını ve Müslümanların gasp edilen özgürlüklerinin iadesi sürecini. Ayrıca Albayrak, mevcut gazetelerin daha okumaya geçmeden ilk sayfalarının bile renk cümbüşü ve sair kargaşa ile insanı yorduğunu belirtiyor. Şöyle devam ediyor: "Ben şahsen yorulmanın da ötesinde yılgınlık hissediyorum, daha ilk bakışta. Çaresizlik de hissediyorum. Çünkü yön duygumu kaybediyorum. Okumaya nereden başlamam gerektiğini, merkezin neresi olduğunu, hangi yolu takip edersem sayfadan sağ salim çıkabileceğimi kestiremiyorum. Bu oryantasyon meselesini çözmeye dönük daha sade sayfa tasarımları için de Diriliş Postası lazım." Gazetelerinin ise muhafazakâr medyada Sabah, Star, Yeni Şafak ve Akşam gibi işlevini gören gazetelere nispetle, Diriliş Postası’nın kendine özgü bir gündemle ve farklı bir içerikle çıkacağını anlattı.

Hakan Albayrak’ın dergicilik ve gazetecilik birikimi oldukça eski. Gerçek Hayat’ın canlılık taşıyan yıllarından Sancaktar dergisine ve son olarak Star gazetesi yazarlığına kadar faaliyet alanlarında pişmiş bir tecrübe bu. Bu paylaşımlara sahip bir de arkadaş çevresi var. Kendisi İslami kesimin ve mazlumların fahri insan hakları temsilcisi gibi ve İslami dayanışma konusunda sözcülük üstlenen genç yürekli bir gönüllü. Biz yeni teşebbüsü üzerine muhabbet ederken o özür dileyerek en az üç veya dört defa cezaevi yöneticilerinin haksız bir kararla tahliye şartlarını gasp ettiği Rıdvan Çağrıcı’nın özgürlüğü için yetkin ilgililerle telefon görüşmelerini araya sıkıştırdı.

Daha sonra Selahaddin ağabeye gazetenin sayfalarının açık olduğu ısrarları ve talepler... Sonunda mutabık kalınan yazı alanı, gazetenin ikinci sayfası. Selahaddin Eş Çakırgil isterse bu sayfanın yarısını, isterse üçte ikisini, isterse tümünü yazılarıyla dolduracak. Sayfa mizanpajı üzerinde de çalışılacak. Selahaddin Eş, 1970’li yıllardan bu yana ayakta kalan ve kendini yenileyen “Türkiye tevhidi uyanış süreci”nin en canlı, üretici ve kendini yenileyebilen çok az isminden birisi. Bu birikimi ile Müslümanların diriliş sürecine katkılarının olacağının farkında olmak ve bu konuda ısrarda bulunmak, 28 Şubat sendromundan ve bedevi ilişki tarzlarından arınamamış çevrelere ve muhafazakâr sığınmacılığa rağmen farklı bir şey. Daha insanî, daha adil ve daha kadirbilir.

Albayrak’ın Haksöz dergisi ve Özgür-Der hakkındaki sitayişlerini de traj ve taraftarlık oluşturmaya dönük bir yaklaşım olarak değil, “İslamcılığın” tevhidi uyanış sürecini devam ettirme tutarlılığına beslediği samimi yakınlığının bir ifadesi olarak algıladık. İstediği tabii ki halis niyetlere dayanan ciddi bir dayanışmaydı. İnşaallah gazetenin ilk sayısı için Ümmet coğrafyasındaki ümit verici gelişmeler hakkında bir röportaj vermeye söz verdim. Gerisi Allah kerim…

Ancak dikkatlerin sosyal medyaya kilitlenmeye başladığı bir süreçte bu gazete teşebbüsü birden parlayıp sonra sönen bir alev olmamalıydı. Ayrıca Albayrak’a, Star’daki köşe yazarlığını bırakmasını da sorduk. Protesto olarak Star’ı bırakmasını, arkadaşlarının gazeteden uzaklaştırılmasına değil, uzaklaştırma şeklinin uygunsuzluğuna itiraz ettiği için olduğunu belirtti.

Hakan kardeşe, gazete teşebbüsünün ekonomik boyutunu da sorduk. Kağıt ticareti ve matbaa işletmeciliği yapan iki kişinin teklifiyle bu işe girdiğini belirtti. Daha sonra son örnek baskı olarak yapılan Diriliş Postası’ındaki röportajından da bu kişilerin ismini öğrendik. Kayserili Ali Yıldız. Trabzonlu Mehmet Akosman. Zaten bu kişiler beş bin trajlı ve resmi ilan aldıkları günlük bir gazete çıkartıyorlarmış. Bu gazetenin Haber Postası olan ismi şimdi Diriliş Postası olarak değiştiriliyor; tabii ki trajın artması oranında resmi ilan gelirleri de artacak. Ayrıca reklam bağlantısı yapılan ciddi kurumlar söz konusu. Diğer ağırlığı olan gazetelerin satış yaptığı bir çok kurumla da, belirli kotalarda alım yapması için temasa geçilmiş. Tanıtım reklamları hazırlanmış. Diriliş Postası İslamcı tabana ve dindar nesil yetiştirme özlemlerine açılan yeni bir kapı. Karşılıklı ilgi ve sahiplenme boyutu, ayrıca bu yeni gazetenin yükseliş trendini oluşturabilir.

Yazar kadrosu için görüşülen ve düşünülen geniş bir yelpaze söz konusu. Ama anladığımız o ki istikamet, omurgalılık ve deneyim kıstasları bu konudaki müzakereleri aydınlatacak. Bizler de Hakan Albayrak’a ve gazete merkez bürosunda daha şimdiden harıl harıl çalışmaya koyulmuş olan ekibine başarı temennilerimizi belirterek ayrıldık. Dışarıda şiddetli bir kar yağışı başlamıştı ve aklımıza zorlukları eriten kardelen çiçeği geldi. Haydi hayırlısı… 

Hamza Türkmen