İsrail’in, Filistin’e alçakça Saldırısının Arkasında Yatanlar

Hüseyin ÖZÇELİK

Hamas ve El Fetih’in birleşip güçlü bir Filistin yönetimi kuracak olmaları üzerine İsrail, Gazze başta olmak üzere Filistin kentlerine sistematik hava saldırıları başlattı. Filistin kentlerine tonlarca bomba yağdıran İsrail, çocuklar başta olmak üzere yüzlerce sivil Filistinliyi katletti. İsrail hava saldırısı ardından da kara hareketi başlattı. 

Irkçı İsrail devleti rutin olarak her Ramazan Ayı Filistin’e saldırıyor. Bu sefer ki saldırının nedeni Filistin’in birleşmesini bölmek, Mısır-İsrail ortak çalışması ve bölgesel yeni denklemde İsrail'in geleneksel otoriter rejimlerle birlikte pozisyon alıp eskiden olduğu gibi Ortadoğu’yu şekillendirme çabası.

Ne İsrail, ne ABD, ne Almanya, ne de İngiltere artık eski kadar Ortadoğu’da hâkim değiller. Emperyalizme, İsrail katliamına Araplar, Kürtler gibi Ortadoğu halkları artık kafa kaldırıyorlar. Yeni Türkiye kadar yeni bir dünya ve Ortadoğu’da var.

ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve Ortadoğu’da ki baskıcı rejimler olan Suudi Arabistan, Katar ve Mısır’ın desteğiyle İsrail’in Filistin’e karşı giriştiği katliam/saldırı nasıl sonuçlanacak ? Bu sorunun cevabı aslında basit. İsrail'in, Gazze saldırısı sonuç itibarıyla 2008 ve 2009 saldırısından farklı olmayacaktır. "Faşist İsrail" saldıracak, başta kadın ve çocuklar olmak üzere havadan yağdırdığı füzeler ile "Müslümanları" öldürecek, "ambulansları" ve "hastaneleri" dahi vuracaktır. İsrail'in hava harekâtı sonrası başlatacağı kara harekâtı da 2008 ve 2009'da olduğu gibi başarısızlığa uğrayacak ve geri püskürtülecektir.

2008'den beri Filistinliler için artık hiçbir şey eskisi gibi değil. "Gazze'den fırlatılan füzeler artık Tel Aviv ve Kudüs'e düşüyor." Hamas, İsrail'in "güvenlik" ve "savunma ağını" paramparça etmiş durumda. İşgal edilmiş Filistinlilere ait topraklarda yaşayan Yahudiler artık "korkulu rüya" görmeye başladılar. "Canları pahasına" vatanlarını korumak için savaşan Filistinlilerin "çelikleşen iradesi" ile karşılaşacak olan İsrail, sonuna ve felaketine doğru bir adım daha atmış oldu.

Öte yandan 2009'da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos Ekonomik Forum'unda dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e "yönelik sert eleştirileri" ve meşhur "one minute" tartışmaları sonrası yaşanan gelişmeler siyasi anlamda İsraillilerin "dokunulmazlığını" ortadan kaldırmıştı. 

İsrail’in vahşetinin arkasında ABD, Almanya, İngiltere, Fransa ve Ortadoğu’nun baskıcı rejimleri olmasına rağmen başında Sakaryalı Kemal Öztürk’ün bulunduğu Anadolu Ajansı’nın ilk günden beri İsrail vahşetini an ve an dünyaya aktarması üzerine Başta Türkiye olmak üzere dünya üzerinde ki "vicdan sahibi insanlar"; İsrail'in "alçakça" ve "hiçbir "savaş hukukuna" sığmayan "saldırı" ve "katliamları" sonrası "ayağa kalkarak" Gazze ile dayanışma içerisine girdiler. Artık Türkiye Filistin konusunda yalnız değil. İngiltere, Almanya, ABD, Norveç, İrlanda, İspanya, Yunanistan, Avustralya, Hindistan, Kore ve Kolombiya gibi dünyanın farklı noktalarında on binlerce insan kendini sokaklara, meydanlara atarak İsrail vahşetini kınadılar. Filistin’le dayanışma içerisinde olduklarını haykırdılar.

ARTIK FİLİSTİN DAVASI SAKARYALI’NIN DA DAVASI

İsrail’in saldırı ve katliamlara başladığı andan itibaren Sakarya ayakta. Önceki gün Cuma Namazı sonrası Orhan Camii’de başlayan protesto gösterileri kısa sürede tüm kente yayıldı. Cuma Akşamı binler İHH öncülüğünde Bulvar’da bir araya gelirken yine İHH öncülüğünde Karasu’da yüzlerce vatandaş sahurda bir araya gelerek Filistin’le dayanışma içerisinde olduklarını tüm dünyaya haykırdılar. Cumartesi günü de binlerce kişi Çark Caddesi’nde yürüyerek İsrail’in yaptığı soy kırımı lanetlediler. Protestolara Büyükşehir Belediye Başkan’ı Zeki Toçoğlu ve Sakarya Valisi Hüseyin Avni Çoş başta olmak üzere AK Partili Belediye başkanları ve AK Parti İl Başkan’ı Recep Uncuoğlu katıldılar. İHH dışında ki birçok STK’da protestolara destek veriyor. MHP ve CHP yöneticileri protestolara katılmasalar da bu partilerin tabanları da protesto gösterilerine katılarak İsrail vahşetini kınıyorlar.

Sadece protesto gösterileri yaparak İsrail saldırılarını kınamakla ve Filistinli kardeşlerimiz için sadece dua etmekle yetinmeyelim. Orhan Camii'nde Cuma Namazı sonrası başlayan ve kısa sürede neredeyse bütün şehre yayılan İsrail vahşeti protesto gösterilerini "Kent Meydanı’nda on binlerin katıldığı büyük bir mitinge" dönüştürerek "bütün dünyaya Sakaryalıların, Gazzelilerin dostu ve destekçisi olduğunu gösterelim."

Artık başında" insan hakları savunucusu" ve bir "aktivistin" bulunduğu "Sakarya Barosu’da" harekete geçmeli. Baro Başkanı Recep Hacıeyüpoğlu, Sakarya'daki bütün "sivil kitle" ve "insan hakları örgütlerini" bir araya getirmelidir. Bunun için baronun öncülüğünde Gazze ile "dayanışma komitesi" kurulmalıdır. Komite, Gazze ve Filistin'in diğer kentleri için toplanacak gıda, sağlık ve nakdi yardımları Filistin'e iletmek dışında İsrail vahşetini yapacağı "hukuksal girişimlerle" bütün dünyaya duyurmalıdır.

Sakaryalılar, İsrail'e olan tepkilerini "İslam'ın, hakkın ve insanlığın kadim değerlerini haykırarak göstermenin" yanı sıra "sofralarında ki bir ekmeği, bir tabak yemeği ve bir tas çorbayı artık İsrail tarafından dünyanın en büyük toplama kampına dönüştürerek açlıkla teslim alınmak isteyen Gazzeli, Filistinli kardeşi için ayırmalıdır". Tıpkı daha önce Somali, Keşmir, Suriye ve Arakan'daki Müslüman kardeşlerimize ayırdığımız gibi. Sakarya Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere bütün alt kademe belediyeleri de Filistin şehirleri ile" kardeş şehirler ilişkisi" kurmalıdırlar. Belediyeler gıda, sağlık ve alt yapı yardımlarını biran önce Filistin kentlerine ulaştırmalıdırlar.