Fahiş Elektrik Zammı ve Gerçekler
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) Başkanı Hasan Köktaş, küresel gelişmelerden kaynaklanan fiyat artışlarının hükümetler üzerinde ciddi bir baskı oluşturduğunu belirterek, "Enerjide yeni zamlara hazırlıklı olmamız gerekiyor." dedi. Ham petrolün varil fiyatının bundan sadece beş sene önce 27 dolar olduğunu hatırlatan Köktaş, fiyat artışlarının uluslararası ilişkiler ve diplomasiden kaynaklanan riskler sebebiyle yükseldiğine dikkat çekti. 2002 yılından bu yana dünyada elektrik fiyatlarının ortalama üç kat arttığını vurgulayan Köktaş, "Bizde ise iki katına bile çıkmadı henüz. Tarifelerin değiştirilmesi konusunda Türkiye dünya ortalamasını yakalamadı." şeklinde konuştu.
Peki gerçekten hükümetin ve bürokratların elektirik zammına gösterdikleri sebepler ne kadar doğru? Taraf gazetesi yazarı Süleyman Yaşar konu ilgili ilginç bilgiler veriyor:
Elektrik zammına itiraz edelim / Süleyman Yaşar
Elektriğe zam yapılmazsa elektrik üretiminin duracağı ve eskiden olduğu gibi tekrar kesintilerin başlayacağı belirtiliyor. Oysa elektrik üretim maliyetleri dikkate alındığında zamma gerek yok. Elektrik üreticileri zaten oldukça yüksek kâr oranı elde ediyorlar.
Elektrik üretimi doğal gazlı termik santrallerde kilovat saati 8,33 kuruşa mal oluyor. Ve devlete 18 kuruşa satılıyor. Maliyet ve satış fiyatı arasındaki fark oldukça yüksek. Bu yüksek fiyattan elektrik satışını özel sektöre ait santraller yapıyor.
Öyle ki, yüksek tutarlı fiyatlamayla yapılan elektrik üretimine yatırım yapan bir müteşebbis yatırdığı parayı neredeyse iki yılda geri alıyor. Bu derece yüksek kârlı yatırım dünyanın hiçbir ülkesinde ve hiçbir sektörde yok. Sadece Türkiye'de doğalgaz ile elektrik üretim yapan özel firma yatırımlarında var.
Adeta "sömürü" fiyatıyla devlete yapılan bu elektrik satışının gelin hesabını yapalım. Bir metreküp doğal gazdan 6 kilovat saat elektrik üretiliyor. Doğal gazın metreküpünün fiyatı 50 kuruş olduğuna göre, 1 kilovat saat elektriğin üretim maliyeti 8,33 kuruşa geliyor.
Bulduğumuz elektrik üretim maliyetine yüzde 40 oranında sermaye ve işletme maliyeti ilave ettiğimiz takdirde 1 kilovat saat elektriğin fiyatı 11,66 kuruşa geliyor. Devletin doğal gazlı santrallerden elektrik alım fiyatı 18 kuruş olduğuna göre aradaki fark 6,52 kuruş oluyor. Yani 1 kilovat saat elektrikten özel üretici yüzde 56 oranında kâr ediyor. Böylesine yüksek bir kâr oranını, üreticilere elektrik tüketicisi olan bizler ödüyoruz.
Devlet şu anda tüketiciye, doğal gaz, linyit ve hidrolik santrallerinden elde edilen elektriğin ortalama maliyeti üzerinden kilovat saatini konutlara 16,09 kuruşa satıyor. Eğer yüzde 20 zam yapılırsa fiyat 19,20 kuruşa çıkacak.
Şimdi şu soruyu soralım? Elektrik tüketicileri olarak bu kadar yüksek bir kâr oranını özel üreticiye ödemek zorunda mıyız? Hayır. O halde 1 Temmuz'da yapılacağı söylenen elektrik fiyat artışına itiraz etmeliyiz.
Üreticiler, biz tüketicilere dünyada hangi ülkede böyle yüksek kar oranıyla elektrik üretildiğini açıklasınlar. Emsal ülke elektrik üretim maliyet ve fiyatlama rakamlarını göstersinler. Ve tüketicileri ikna etsinler.
Enerji sektörünü regüle eden Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu da artık vatandaşa hesap vermeli. Bu kurum, üreticinin yanında olduğu gibi tüketicinin de yanında durmak zorunda. Çünkü böyle bağımsız kurumların amacı tüketicinin faydasını çoğaltmak üreticinin değil. Yerinin tüketicinin yanında olması gerektiğini Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu artık bilmeli ve anlamalı.
#