Koyvermeyin „OY“ verin.

Ülke yönetiminin seçim sandιğι ile el değistirmeye başlamasιnιn üzerinden yarιm asιrdan fazla geçti. 1980 darbe yιllarιnιn ardιndan bendeniz de bu sandιklarιn hemen hepsine şahit oldum.
Ömer ERDEM Ömer ERDEM

O zamanlardan bu yana handiyse klişe haline gelmiş, „Ülke olarak çok kritik bir dönemden geçiyoruz, bu seçim çok hayati bir önem taşιyor“ özel cümlesini hep duymuşuzdur. Hemen her seçim döneminde hemen herkes tarafιndan dillendirilmekte olan bu „afilli cümlecik“ bazen istismara açιk kapι aralamιş olsa bile öylesine yabana atιlacak bir ifade de değildir.Bizim ülkemiz gerçekten bu kadarι da „olmaz“ denilen olaylarιn olduğu/oldurulduğu ender coğrafyalardan biridir.

Bu ülkede özellikle „müslümanlιk“ konusunda hassasiyeti bulunan insanlarιn hemen her zaman ötelenip, aşağιlanmalara maruz kaldιğι, hor landιğι ve devlet idaresinden özellikle uzak tutulduğu ve hatta enselerinde „boza“ pişirilmeye çalιşιldιğιnι bilmeyenimiz kalmadι. Anadolunun „kara-kuru“ insanlarι özellikle merhum Özalιn cesaret ve yönlendirmesiyle küçümencik birikimleriyle iş yapmaya kalkιşmιş ve kιsa sayιlabilecek bir zamanda önemli mesafeler kaydetmişti. Taraflι tarafsιz hemen herkesin en hâinâne darbe olarak nitelendirdiği 28 şubat kalkιşmasιnda Anadolu insanιnιn sadece başιndaki „örtüsü“ değil, cebindeki parasι da fişlenerek yok edilmeye çalιşιldι. Ancak Anadolunun o „kara-kuru, yalιn ayak baş kabak“ mazlum insanlarι bir kere gözünü açmιştι. Evet pekâla bu insanlar da ihracat yapabilir, şirket kurabilir ve hatta ülkeyi yönetebilirdi. Dünyada iş yapmak için illâ da fildişi kulelerde oturmak, boğaza karşι kadeh kaldιrmak gerekmezdi. Istanbul baronlarιnιn kurduğu „gayr-i meşru dükalιk“ insanιmzιn kaderi değildi. Ve nihayet 1000 yιl sürecek şekilde kodlanan ve bu konuda çok ağιr tedbirler alιnan 28 şubat macerasιndaki kιyιma rağmen Anadolumuzun güzide insanlarι, namludan çιkan kurşunun bir daha geri dönemeyeceği hakikatini haykιrιrcasιna yeniden toparlandι. Kendisine karşι içerden ve dιşardan kurulan bütün tuzaklarι hâk ile yeksan ederek yoluna devam etti. Sadece iş dünyasιnda değil ülkenin yönetimi noktasιnda da duruma el koydu. Ve kendisi gibi yaşayan, kendisini dert edinen, medeniyet konusunda bir hayali bulunan, ülkesini ve milletini meccânen seven, diklenmeden „Dik“ durabilen, vakur ama kibilirli olmayan, mazlum ama zulme başkaldιran, mazbut ama zorbalara boyun eğmeyen delikanlι bir „uzun adamι“ ve ekibini işbaşιna getiren Anadolunun masum ve mazlum insanlarι 10 yιl gibi kιsa bir zamanda bütün dünyanιn gιpta ile baktιğι bir kalkιnma destanιnι gerçekleştirmeye muvaffak oldu. Ancak ülkeyi idare eden Milletin uzun adamι sadece kendi ülkesindeki göstergeleri düzeltmekle kalmadι. „Yeni dünya düzeni“ denen ve timsahlar ile ördeklerin aynι havuza konulduğu bu kahredici uluslararasι zulüm düzenine önce „One Minute“ diyerek ve ardιndan beş dünyadan büyük değildir diyerek adeta meydan okuyunca zulüm düzeninin kurucularι „bu başbakanιn artιk çok fazla olmaya başladιgιnι“ düşünerek düğmeye bastιlar. Bu başbakan behemahâl bu makamdan uzaklaştιrιlmalι yerine uzaktan kumandalι etrafa karιşmayan, kokmayan, bulaşmayan, sönük. pasif, renksiz, kokusuz ve ağabeylerinin sözünden çιkmayan biri bulunmalιydι. Mιsιrda bu kolay olmuştu. Ancak Türkiye o devirleri çoktan geride bιrakmιştι. O halde daha „sofistike bir yöntem“ bulunmalιydι. Bulunmalιydι dediğime bakmayιn. Onlar zaten bugünler için onlarι kendi ülkelerinde misafir edip baştacι ediyor, fahri doktoralarla taltif ediyor ve yιldιzιnι parlatmak için cilâ tedarik ediyorlardι. Zira bu uzun adam ile başa çιkmak hiç de kolay değildi. Uzun adamιn arkasιnda milletin sadece „oy desteği“ değil, „duasι ve sevgisi“ vardι. Bu durumda bu kalenin içeriden kuşatιlmasι zaruret haline gelmişti. İngilizler nasιl Gulam Ahmet Kadιyaniyi görevlendirdiyseler ABD&İsrail ve işbirlikçileri de birilerinin Hoca dediği Fethullah Gülen denen zatι görevlendirmişlerdi. Meccânen İsrail muhibbisi olan bu kişi tam kιrk yιldan bu yana oluşturduğu „paralel devlet“ yapιlanmasιnι devreye sokarak memleketin kan kaybetmesine yol açtι.

Dιşardaki şer odaklarι ile mücâdele etmek feraseti güçlü milletimiz için hiç de zor değildir. Ancak bu dafa içerdeki işbirlikçiler „öylesine çetrefilli, öylesine sinsi ve öylesine münafιk“ ki bunlarla mücâdele etmek mevcut ferâseti çoğaltmakla ancak mümkündür. Zira insanlιk tarihi böylesi çetin mücâdelelerle doludur. Düşünün bir kere Yusuf (a.s)ι`kardeşleri kuyuya atmιşlardι. Sebebin ne olduğu çok önemli değil. Ancak izzet, şeref ve imanιndan taviz vermeyen Yusuf bu sayede sadece kuyudan kurtulmamιş Mιsιra „sultan“ olmuştu. Yusufum diyerek kafa gözü kör olana kadar ağlayan Yakuba Allah öyle bir burun ihsan ettti ki Yakub (a,s) Kenan diyarιndan Yusufunun kokusunu almaya başlamιştι.


Bir Oy dan ne çιkar

Siyasilerimizin diline pelesenk olmuş olan „kritik günlerden geçiyoruz“ ifadesinin yanιsιra halkιmιz arasιnda yaygιn olan sözcük de genellikle „seçim mi-geçim mi?“ şeklindedir. Geçim noktasιnda bu iktidar zaten kιsa bir zamanda destan yazarak kendini ispatlamιştιr. 30 Mart tarihinde mahalli seçimler yapacağιz işte ne var bunda canιm diyemeyiz. Zira bu defa gerçekten memleket kritik bir süreçten geçiyor ve halkιmιzιn olaya sadece geçim penceresinden bakma lüksü yoktur. Hoş bu noktada bu iktidarιn zaten alternetifi yoktur ama yine de böyle bakamayιz. Zira mesele gerçek bir „memleket meselesi“ hatta bir „istiklâl meselesi“ haline gelmiştir. İşgal güçleri tarafιndan esir alιnamιyan bu millet bu defa „kuzu postuna bürünmüş aç kurtlar“ ile „değirmende un lanmιş ayι lar“ tarafιndan kocakulak, telekulak, kaset, cd, dvd, video, kaset ve benzeri materyaller ile kuşatιlmak istenmektedir. Amaç için her yolu mübah gören bu alçak tezgâhιn „alçak ve hatta çukur yöneticileri“ namus, şeref ve haysiyet gibi kelimeleri lugatlerinden çιkarmιş durumdalar. Kiralιk kafalarιn müthiş bir dirayetle püskürtüleceği konusunda en ufak bir şüphem yok. Anadolunun basiret sahibi insanlarι, „sövene dilsiz, vurana el siz gerek“ diyen bu zavallι güruhun meğer bunun sadece gâvurlar için olduğunu mesele müslümanlar olunca ne kadar da „alçakça sövebildiklerini“, dahasι porno filmi çevirircesine „kaset şantajlarιna“ kalkιştιğιnι ve bu konuda ahlâk, ar, namus hâyâ gibi kavramlara tecâvüz edecek kadar alçalabildiklerini çok iyi gördüler. Bu millet kendisine karşι kurulan bunca tezgâhι bozduysa bunu da bozacaktιr. Millet 30 mart tarihinde bu yerli işbirlikçiler ve onlarιn „avadanlιğιna“ yüksünen ana ve yavru muhalefete öyle bir tokat atacak ki evelâllah sesi ta okyanus ötesinden duyulacak. Türk Milleti iradesinin değerini artιk çok iyi öğrenmiştir. Hiç bir güç bu aziz milleti yürümekte olduğu „kadim medeniyet“ yolundan döndüremiyecektir. Değil Hoca diye nam yapan „sahte, içi boş alim bozuntularιnι bütün şer odaklarι insanlardan ve cinlerden bütün şeytanlaşmιş olanlarι hepsini bir araya toplasanιz“ yine de başaramayacaksιnιz. Yeter ki benim insanιm rehâvete kapιlmadan „koyvermek yerine oy vermeyi“ tercih etsin. Bu konuda Milletimizin basiret ve feraseti her türlü takdirin üzerindedir. O halde ülkemizin bekasι için, geleceğimiz için , yavrularιmιzιn istikbali için ve ülkemizin istiklâli için koyvermek yerine „oy“ verelim.

Baki Selam ve Saygιlarιmla.


Ömer Erdem

Mainz/Almanya

#

GENEL BİLGİLER

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve - Adapazarı, Adapazrı Geyve Otobüs sefer tarifesi. Geyve otobüsü kaçta kalkıyor? Adapazarından son Geyve Otobüsü, Sefer tarifesi, geyve koop otobüs