Yazmanın manifestosu

yazmak; aynaya bakma ihtiyacı...
yazmak; cok komik bir yalanı ciddiyetle söyleyebilmek
...

Yapılanlar söylenenler kendi kendine masal söylemekten ileri gitmiyor...
Demiştimya; bu belkide aynaya bakma ihtiyacı...
sahiden varlığımız bulunduğumuz iklimi değiştirmeye yetiyor mu?
belkide bayağılaşmak, belkide yaşaşadığımızı duymak ya da duyurmak ihtiyacı...

" yaşamak bir tıkırtıydı aldırmadılar" diyor i.özel bak nasıl da dağıttım yine ama herşey böylesine dağınıkken nasıl olurda dağıtmadan diyebiliriz diyeceklerimizi...

Cebindeki adreslerden umudu kalmayanlarmı yazar diye düşündüğüm olmadıda değil oysa..
h.kalkan diye şair bir arkadaş gerçeğin yalın halinden epey uzağız demişti onu şimdi daha iyi anlıyorum...
yüreğimden kopan şeyler yazayım istiyorum güdük kalıyor... samimiyet ahh samimiyet nerdesin...

g.özcan çocuklara kızar olduk diyor onlar bütün saflıklarıyla konuştuğunda bizim kirliliğimiz ortaya çıkıyor...ellerimizi yıkadığımız sular kirli çünkü diyor...
bize düşen bir anlamda sadece iyiyi istemek...galiba ölüyoruz...

kırmızı olmalı bu yazdıklarım ve üzerinden atlamalıyım...en azından ben beklide yazdığım her şeyi unutabileceğim yalanına inandığım için aklımı boşaltmak babından yazıyorum..

edebiyat, yazmak bu anlamda ne işe yarar bilmiyorum... beni dik tutan sözün uçup yazının kaldığı düşüncesi... sahi yazdığım kelimeler birbirini ısıtıyor mu?...tabi birde bildiklerim var bilmediklerimi daha çok sevmekle beraber;

ben hep sebebini bilerek sevmedim gözü çıksın dediğimi yada sebepli sevdim gözünü sevdiğimi mesela..

j.p.sartre nobeli reddetti diye asiliğine binaen değildi mesela sartreye tutkum: nobelin emperyalist çıkar yada siyonist dinselliklerden dolayı işine geldiği gibi adam popüler etmesini tüm dünyaya yaymasıydı hayranlığımı arttıran...biliyorum anarşisini faşistin yüzüne tükürenleri sevdiğimi..

"gel ne olursan ol gel" diyen mevlanayı günahkarlar kendilerini sevdiği için sever biliyorum..ama ben ebabil hikayesini dinlerken mesneviden, yüzümden süzülen tuzlu sulara hürmeten sevdim onun şems diye bağırışlarını...

çok güzel ölü takliti yapıyorum sanırım sadece..

ve ne acııdır kliplerde ağlayamadıklarından gözlerinin altına siyah gözyaşı figürleri çizen gotiklerin hali
ve ben hala sevemem acıdığımı..
acıdığına merhamet etmen lazım prosedür babından ve merhamet ettiğini sevmek Rabbimin yetisindedir; beşer, merhamet ettiğini sevemez, sevdiğine ise merhamet etmesine gerek yoktur zaten... biliyorum mesela acımadan sevmeyi sokak çocuklarını sokak köpeklerinden daha çok..ve tiksiniyorum sokak köpekleri için yürüyenlerden, sokak cocuklarını calınan çantaları için tutuklatırken…
.......
şimdi bana ne yapsam dedirtme ya rabbel alemin
taşınacak suyu göster bana kırılacak odunu
bileyim hangi suyun sakasıyam ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerede....
(bir yusuf masalı münacattan..)

........

insanın başına yaratılmış olmaktan daha büyük felaket gelmemiştir diyor ismet özel ..
yine ne güzel diyor..sevmiyorum bu plastik tuşları oysa...

bunları size yazmak neyi berkitiriyor?!
”sussam kimler bilecek her güzelliğin ardından çektiğim o ilmeksiz çileleri
konuşsam bu sefer çocuklar ağlayacak yorgunum ve her bir yanımda uçurumlar...”
bırakma tut elimden sen ey gecem yoksa düşerim kendi kabusumunda içine....

siyah t-shirt giysede üstünde pek bi mavi duranlar var aklımda..(bunun konuyla bi ilgisi yok):) yada konu yok!saçmalama özgürlüğü en iyisi,saçmalarken neden neyzeni hatırlıyorum biliyorum... ezeli mağlup bir adamdır neyzen... deha ile deli arasında akıl hastaneleri ile meyhaneler arasında sıkışmış bir adam...
neyinden nağmelerin parıltısı kaleminden ipek püskürten adam...
sıkıştırılmış insanlar arasında bir adam...sıkıştırılmış insanları bir an aklım Geyve ile dogru oranladı garip dimi..

yada mesela küçük İskender hep ister:

-"Ellerinden biri benim olsun!"
Ellerimden biri en büyük aşkımın saçları arasında kayboldu. Ötekisi hapse girdi.

-"Çocukluğunun en güzel günlerini bana armağan et!"
Çocukluğumun en güzel günlerinden bazılarını kurtlar yedi. Geri kalan kısmını ise çocuk esirgeme kurumuna bağışladım.

"Umutlarının aynısından bana da ısmarla!"
Umutlarımın bir kısmından hüznüme şahane bir sos hazırladım. Arta kalan kısmını evlatlıktan reddettim.

-"Hiç kimsenin bilmediği yerlere gidelim!"
Hiç kimsenin bilmediği yerlerin bir bölümü düşler altında kaldı. Diğer bölümlerin inşası sürmekte.

Neyzen,iskender,ellerim,çocukluğum,umutlarım ve bilmediğim yerler;hepsi ne çok kıymetlendi büyüdükce ve ne çok özlüyorum bende tüm güzel çocukluğu olanlar gibi her yıl başında eski ben i..

Şimdi geri sayıyoruz yaşlanırken bir ocak başlarında..
İsa(as)nın o yaradımışarın en edepli kadınından doğumu için şampanyalar patlıyor ve gecenin sonundaki bedenler çirkinleşiyor etleşiyor....

ben neyi niye sevmediğimi biiyorum evet yada neyi niye sevdiğimi..
10 9 8 7 ......
3 2 1 00000000..............

ben oğluma bile sarımaktan korkuma geri sayıyorum

yuvarlagın geri giden dengesine inanmaktan

İsa(a.s)nın ilminin unutulmasından,meryemin edebinin masa(l)da kalmasından,

Eyyubün sabrının trafikte küfüre dönüşen azamışlığından,

Yunusun sarı çiçeğinin plastik vazolara taşınmasından,

Hasan la Hüseyinin her gün tekrar tekrar öldürülmesinden,

Musanın büyüsünün David Copperfield le karıştırımasından

Yusufun güzelliğini metroseksüelikten sanılmasından

nasuh tövbesinin ayağa düşmişlüğünden geri sayıyorum...

mukaddimeyi, ,fih-i mafihi ,kimyay -ı saadeti bimeden; 10 günde hatun tavlamayı yada 5 harekette karşındakini etkilemeyi yada nasıl 3 hamlede nasıl yönetici olunacağını bilenler den korkuyorum!
ve siz biliyorsanız ben bilmiyorum demek istiyorum..

ve ki;
"ey hayat rengini sazendelik sanan yırtlaz kalabalık...dinleyin bendeki kırgın ikindiyi"
diye bağırmıyorsam sesimin itaatsiziğinden değil...

İsa(as) intikamını alıcak bildiğimdendir..













#

GENEL BİLGİLER

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve - Adapazarı, Adapazrı Geyve Otobüs sefer tarifesi. Geyve otobüsü kaçta kalkıyor? Adapazarından son Geyve Otobüsü, Sefer tarifesi, geyve koop otobüs