Cuma Hutbesi-Ömrümüz Samimiyet Sınavıdır
Muhterem Müslümanlar!
İçinde bulunduğumuz toplumda en çok sıkıntısını yaşadığımız, en fazla şikâyet ettiğimiz konuların başında, sosyal ilişkilerimize yansıyan samimiyetsiz davranışların geldiğini söylemek mümkündür. Kısaca, “olduğu gibi görünmek ve göründüğü gibi olmak” anlamına da gelen samimiyet, toplum hayatımızda olduğu gibi manevi yaşantımızda da temel değerlerimizden biridir.
Değerli kardeşlerim!
Yüce dinimiz İslâm, ihlâs ve samimiyetin, Müslümanların ibadet ve davranışlarının vazgeçilmez özelliği olması gerektiğini ortaya koymuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), son derece önemli kabul edilen bir hadislerinde “dinin bütünüyle samimiyetten ibaret” olduğunu bildirmiştir. Bu sözün açıklanmasını arzu eden ashab-ı kiram, “kime karşı samimiyet ve sadakat” gösterileceğini sorması üzerine Sevgili Peygamberimiz de, “Allah’a, Kitabına, Resulüne, Müslümanların yöneticilerine ve bütün Müslümanlara karşı” buyurmuşlardır.
Kudsî bir hadis-i şerifte, Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Kulumun bana en çok sevimli gelen ibadeti, samimiyetle yapılanıdır”
Kıymetli Mü’minler!
Anlaşılan o ki, ibadetlerimizde samimiyet yoksa yaptığımız kullukta bir ihlâs bulunmuyorsa, Allah katında makbul bir kul olmamız pek mümkün görünmüyor. Cenab-ı Hak, kulluğumuzu değerlendirirken, ne kadar çok ibadet ettiğimizi değil, bu ibadetlerimize ne kadar samimiyet ve ihlâs katabildiğimizi sorgulayacaktır. İbadetlerimizde azlık ya da çokluktan önce, samimiyet dolu bir kulluk sergilememiz, yaptığımız ibadetlerin de kabulünü kolaylaştıracaktır.
Samimiyet ve ihlâsın hâkim olmadığı manevi hayatın, riya, gösteriş, bencillik, ikiyüzlülük, münafıklık, yalan ve aldatma ile kirlenmesi söz konusudur. Dinin özü samimiyete dayandığı için bütün bu kötü niteliklerden uzak durmak zorundayız. İbadetlerden manevi zevk alabilmenin en temel yolu, riya ve gösterişten arınmış samimi bir kulluktan geçmektedir.
Muhterem Cemaat!
Aslında ibadetlerde olması gereken samimiyet ve içtenlik, sosyal hayatımızda da kendini hissettirmelidir. Toplumdaki ilişkilerin giderek zayıflamasının temelinde, birbirimizle yeterince samimiyet kuramayışımız önemli rol oynamaktadır. Artık insanlar birbirleriyle münasebetlerini maalesef, endişe ve güvensizlik üzerine bina ediyorlar.
Ancak şunu net olarak ifade etmemiz gerekir ki, bu topraklarda biz, yüzyıllarca geliştirdiğimiz ve bizi diğer milletlerden daha ayrıcalıklı kılan değerlerimizi hatırlamamız ve içinde yaşadığımız toplumun ayrışmasına fırsat vermememiz gerekiyor. Akraba, komşu, esnaf, memur, yaşlı, genç, kadın, erkek olarak daha güven duyulan ortamları hep birlikte inşa etmeliyiz.
Kıymetli Kardeşlerim!
Son dönemlerde içinde yaşadığımız toplum, ne yazık ki, en çok “samimiyet ve sadakat” konusunda büyük yara aldı. Samimiyetin aslında bir sınav olduğunu, samimiyetle yaşanılan bir ömrün hem halk hem de Hak katında makbul olduğunu unutmayalım. Sadece Müslüman’a farz kılınanlar değil, günlük hayatımızda samimiyet ve sadakatle ortaya koyduğumuz her şeyin ibadet olduğunu şair ne güzel ifade ediyor:
Küçük bir tebessüm, içten bir selâm / Dosta hatır soran, bir iki kelâm,
Kısaca diyor ki, insana İslâm; / İhlâsla yaptığın, her şey ibadet…
Mustafa Hamdullah ERGİN
Geyve Haber
Kaynakça:
Buhari, İman 42; Müslim, İman 95.
Ahmed b. Hanbel, V/254.
Âl-i Imran, 3/ 29.
#