KUR’ÂN OKUMANIN ZARARLARI

Teoride değil ama uygulamada müslüman, Kur’an’ı esas kaynak olarak gör(e)memektedir.


Umarım tereddüt etmediniz, zira Kur’an okumanın zararlarından bahsetmeyi düşünüyoruz. Çünkü pek çok zaviyeden Kur’an okumak tehlikeli ve zararlıdır...


Bir tarafta sahip olduğumuz en aydınlık, evrensel çapta yegane hidayet rehberimiz Kur’an; öbür yanda onun nazm-ı celilini törensel teganni yarışlarıyla okumaktan öte bir şey yapmayan bizler... Kur’an gibi en son, en mükemmel, en sahih, en sağlam, en muciz, en veciz, en edebi, en, en, en.. olan bir servetle övünen ama ona olan ihtiyacımızı, onsuz olan düşüncenin ve davranışın biçareliğini idrak edemeyen bizler.


Biz sanıyoruz ki Kur’an bizimle güzelleşiyor. Hafızlar (Kur’an bülbülleri(?) yetiştirmekle, ‘kendimize’ has en iyi okuyuşumuzla (!) onu yücelttiğimizi sanıyoruz. Halbuki yücelmesi gereken bizleriz. Aşağıların aşağısından, insan olma seviyesine çıkması gereken bizleriz.


Kur’an bizi şekillendirmek, bir yanımızla toprak olan varlığımıza ‘hilafet’ ruhunu nakşetmek için merhamet sahibi Allah’tan inzal olmuştur.Hele bir düşünün, ‘Kitap nedir, iman nedir bilmeyen’( Şura: 19) Elçi’nin (sav) de içinde bulunduğu ve kendileri karanlıklar içinde yüzen bir kavmi hidayete erdirmek için inzal edilen Kur’an’ı biz yüceltme çabasındayız...!


Onun bize sunduğu hayat iksirinden bihaberiz. Ölüm döşeğinde yatarken yatağının başucuna gelen doktora hekimlik dersi veren hasta kadar küstah ve acınacak haldeyiz!Kur’an’ın bize binlerce kez anlatıp durduğu şifa ünitelerinin nedeni olan hastalıklarımız iyileşmiş yahut hekimler yerin dibine gitmiş gibi, biz Kur’an’ın akciğer kanserine, şeker hastalığına, tansiyon yükselmesine, migrene, kalp yetmezliğine vb. sunduğu tedavi yöntemleriyle meşgulüz! Bu ne dalalet,bu ne gafillik...


Kur’an hakkıyla okunduğunda kafaları kemale erdiriyor. İpe sapa gelmez düşünceleri ipe-sıraya diziyor. Kur’an’ın (nazmı-nın) okunduğunda bir harfine karşılık cennette vadedilen (!) binlerce köşkleri, sarayları, sevapları saymaktan, onu tertil ile tilavet etmeye zaman kalmamıştır.


Hem zaten Kur’an sadece nazmını okuyalım, cûşa gelelim diye inmiştir herhal-de! Hele hele regayib, berat, miraç, kadir gibi kandil geceleri yok mu, işte Kur’an bilhassa bu geceleri ihya için inzal olunmuştur.Kur’an’ın, mesajını anlamak için herhangi bir kaydu şarta bağlı kalmaksızın okunmasını salık verenlerin zihni yapılarını varın siz düşünün..!


Evet, Kur’an okumak, anlamak açısından oldukça riskli, tehlikeli hatta zararlıdır! Risklidir, çünkü cahiliyyeden çıkarıp gerçek bir imanla yüz yüze bırakır insanı! Tehlikelidir çünkü iman ettiğinizde malınızdan, canınızdan, kesada uğramanıza korktuğunuz ticaretinizden, çoluk-çocuğunuz ve karınızdan, besili atlarınızdan (yani o güzelim otomobillerinizden fedakarlık yapabilme cüretini kazandırır (Tevbe: 24). Zararlıdır, çünkü size dünyada onurlu, çileli, -belki- hapishanelerde geçen bir hayat vadeder! Ama ahir dünyada Cennet vadederse de, (Tevbe: 111) o ancak erbabını ilgilendirir...


Kur’an okumak hurafelerle örülü bir din anlayışının yıkılması açısından zararlıdır. Hurafe tüccarlarının maskesini düşürür. Allah ile Rasulünü karşı karşıya getirmek gibi -ki Allah muhafaza buyursun- büyük bir gafletten döndürür insanı. Profesyonellerce ayrı ayrı standardla halka arz edilen din ve siyaseti birleştirir Kur’an okumak. Siyasetle dinin,ticaretle dinin,ahlakla dinin,ayrı ayrı şeyler olmadığını gösterir. Ve infak etmeyi öğretir Kur’an. Namazın sportif bir tören olmayıp gerçek bir arınma ve şirkten uzaklaşma olduğunu, tağuttan kesinlikle beri olmak gerektiğini, tağuta asla kulluk edilmemesi gerektiğini ve dinin yalnızca Allah’a has kılınması gerektiğini vurgular Kur’an.


Gelin görün ki, müslümanlık iddiasındaki yığınlarca insan bütün bu faktörlerden dolayı Kur’an okumak ve okutmaktan korkuyorlar. Korkuyoruz tek kelimeyle Kur’an’dan. Bunun yerine ağabeylerin, üstadların siretleri Kur’an’ın yorumu olaraktan insanlara arz ediliyor.


Kur’an’ın bizzat kendisi, kendisinin okunmasını, kafaları çatlatırcasına anlatılmasını istemektedir. Allah, Kitabı’nın okunması için herhangi bir merasim emretmemişken -Allah müşriklere pislik (necaset) payesini biçtiği halde onlara bile Kur’an’a dokunmayın dememişken- bizim mollalarımız abdestsiz dokunmayı, çocukların dokunmasını, diz üstü çökerek okumanın dışındaki pozisyonları yasaklamışlardır! Fakat Allah O’nu zikretmenin yatarak bile olabileceğini bildirmektedir.


Saymakla bitiremeyeceğimiz yanlış dini bilgi, inanç ve kanaatları -az sayıda da olsa- iyiliği emr, kötülüğü nehy azminde olan bir çok insan düzeltmeye, doğrusunu anlatmaya çalışıyor. Fakat müslümanların korkunç derecede Kur’an’dan habersiz oldukları rahatlıkla gözlenebilmektedir. Çünkü, ‘ama bu dediğinizi Kur’an doğrulamıyor ki’ dediğinizde karşınıza çıkarılacak argüman, ya bir hadisdir, ya bir ‘evliyanın’ kerametidir, yahut da, bir menkıbe kitabının gizemli sayfaları arasından çıkacak olan bayatlamış menkıbelerdir.. Kısacası teoride değil ama uygulamada müslüman, Kur’an’ı esas kaynak olarak gör(e)memektedir.


Kur’an’ı belirli gün ve gecelerde, üç aylarda, ramazan ayında, kabir başlarında, hasta başucunda, düğün-bayram yemeklerinde vs. okumak, onu hala anlamama azim ve kararlılığında olduğumuzun kanıtıdır. Kur’an okumak bu uygulamaları Allah’ın istediği ve razı olacağı bir şekle dönüştürecektir.


Kur’an okumanın ilk zararını, ekmeğini ‘hatm-i şeriflerden’, mevlid-i şeriflerden çıkaran, Ramazan ayının bereketini, okudukları Allah’ın ayetleri sayesinde kendi ceplerine aktaran dilenciler; İkinci olarak da Kur’an’la insanların doğrudan doğruya muhatap olmalarını istemeyen, ellerindeki hadislerden, menkıbelerden, kerametlerden, israiliyyattan, şamanist geleneklerden örülü dini, Allah’ın Kitabı’ndaki din ile değiştirmemeyi düşünen din adamları görecektir.


Elbette laiklik temeline dayalı sözde demokrat düzenlerinin yerine dine dayalı bir düzen istemeyen sistemin egemenleri de Kur’an okunmasından zarar görenlerin hepsinin başında gelmektedir. Ama bütün bu barikatların hepsi de zamanla boşa çıkmaya mahkumdur.


Ne dersiniz, zararın neresinden dönersen kârdır derler...


 


Kaynak:İktibas Dergisi


 



 



#

GENEL BİLGİLER

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve Otobüs Saatleri

Geyve - Adapazarı, Adapazrı Geyve Otobüs sefer tarifesi. Geyve otobüsü kaçta kalkıyor? Adapazarından son Geyve Otobüsü, Sefer tarifesi, geyve koop otobüs